Bugün, Sakarya Zaferi’nin 103. yıl dönümünde, atalarımızın canları pahasına bize bıraktığı bu büyük zaferi, onuru ve koca bir vatanın kurulmasını çoşkuyla kutluyoruz. 103 yıl önce düşman, işgal edeceği topraklara topuyla, tüfeğiyle, askeriyle gelirdi. Düşman, görünür ve bilinir haldeydi; ona göre vatan savunması yapılırdı. O günkü düşman, İngiliz emperyalizmiydi. Bugün ise düşman, Amerikan emperyalizmi ve onun Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında karşımızda duruyor.
Günümüzde düşman, topuyla tüfeğiyle, askeriyle gelmiyor. Artık büyük şirketleriyle, HES ve GES projeleriyle, sahte demokrasi projeleriyle, atıklarıyla ve çevreyi kirleten projeleriyle geliyor. Bugünkü düşman, parayı basarak limanlarımızı, sahillerimizi, göllerimizi, yaylalarımızı satın alıyor. Ülkemize döviz girişi algısı yaratılarak halkın desteğini kazanıyor. Ancak biz bu düşmanı tanıyoruz, biliyoruz. Atalarımızın canlarıyla kurdukları bu vatanın bir karış toprağını, bir damla suyunu uluslararası şirketlere peşkeş çektirtmiyeceğiz..
Tıpkı atalarımız gibi direneceğiz. Anadolu’nun dört bir yanından gelen Mehmetçik, Polatlı’da “Bizim toprağımız yok, bize ne!” demeden canını ortaya koydu. Biz de Sarıoba’da, Müslüm’de, Avdan’da, Oğuzlar’da, Şıhahmet’te “Bizim tarlamız yok, bize ne!” demeyeceğiz. 1921’de Mustafa Kemal’in askeriydik, 2024’te de Mustafa Kemal’in askeriyiz. O gün de sarayın adamı değildik, bugün de değiliz.
Toprağımızı, derelerimizi, çocuklarımızı, ağaçlarımızı Sakarya Zaferi’nin ruhu ve coşkusuyla koruyacağız!
Ne Mutlu Türk’üm Diyene!