Bin dereden su getirerek 17.002 TL’lik sefalet ücretinin devamını meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Temmuzu pas geçmeye yeltenilirse, direniş eğilimiyle karşılaşılır. Mavi yakalı, beyaz yakalı fark etmeden eylemler yoğunlaşır.
İsterseniz bugün sıcak gündem konularından milyonlarca emekçiyi ilgilendiren asgari ücret üzerinde yoğunlaşalım.
Bilindiği gibi asgari ücret 1 Ocak 2024’ten beri 17.002 TL. Ekonomi yetkilileri sürekli 2025 başına kadar asgari ücrete asla bir zam yapılmayacağını tekrarlıyorlar. Bu ülkede yaşayan birinin, böyle bir ücretle temel insani gereksinimlerin karşılanamayacağını bilmesi gerek. Zaten piyasacı ekonomi yorumcuları bile bu yönde bir iddiada bulunamıyorlar. Ne var ki yine de, bin dereden su getirerek, 17.002 TL’lik sefalet ücretinin devamını meşrulaştırmaya çalışıyorlar. “Olayın sosyal yönünü biliyorum ancak maalesef bir de ekonomik yönü var”, “Bugün ne yazık ki her birimiz fedakarlık yapmak zorundayız”, Şimdi artıralım, ama yarın patlayan enflasyonla yine kaybeden onlar olur”, “Keşke bütçede para olsa da…” gibi inandırıcılığı zayıf mazeretlere sığınıyorlar.
Yılın ilk 5 ayında TÜİK’in gerçekçi bulunmayan verilerine göre bile, enflasyon yüzde 22.72. Eğer Haziran enflasyonu yüzde 3.3 gelirse, yılbaşından Temmuz’a kadar yüzde 26.77 enflasyon yaşanmış olacak. Bu asgari ücretin satın alma gücünün 13.411 TL’ye düşmesi demek. Eğer yılsonu enflasyonu yüzde 45 gerçekleşirse, 11.725 TL’ye kadar derin bir düşüş söz konusu olacak. Bu ortalama emekli maaşının dahi altında bir düzey.
Ayrıca asgari ücretliler emeklilerden farklı olarak, her gün işyerine gidip gelmek zorunda oldukları için ulaştırma masrafları da var. Yetişme yaşında çocukları bulunma olasılığı da daha yüksek. Çalıştıkları işkolunun özelliklerine göre, giyim kuşamlarını yenilemeleri, ertesi gün üretim sürecine emek akıtmaları için en temel beslenme, barınma, sağlık gereksinimlerini karşılamaları gerek. Eğer bir ekonomi çalışana bu olanakları dahi sağlamaktan aciz hale düşmüşse zaten yoksulluk batağına saplanmış demektir. İşyerinde de verimli bir çalışma sergilemeleri beklenemez.
MERKEZ BANKASI ARAŞTIRMASI
Bilindiği gibi asgari ücret bazı sektörlerde daha yaygın uygulanıyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) bir araştırmasına göre, tarım dışı sektörlerde yüzde 43.1, sanayide yüzde 50.4, inşaatta yüzde 71.4, hizmetlerde yüzde 37.9 asgari ücretli bulunuyor. Gelgelelim bazı alt sektörlerde bu oranlar çok daha yüksek.
Sanayinin altında, giyimde yüzde 70.5, deride yüzde 69.7, gıdada yüzde 67.1 oranlarına rastlanıyor.
Hizmetlerin altında ise, toptan ve perakende ticarette yüzde 64.4, konaklama ve yiyecekte yüzde 73 düzeyleri söz konusu. Aslında kamuda asgari ücretli istihdam edilmemesi sonucu bazı sektörler, örneğin eğitim (yüzde 10.1), kamu yönetimi (yüzde 5.8) ortalamayı düşürüyor. Finans, sigorta, otomotiv gibi sektörlerde işin doğası gereği asgari ücretli oranı yüksek değil. Kabataslak, özel sektör çalışanlarının yarıya yakının asgari ücrete talim ettiğini söyleyebiliriz. Kaldı ki bunlar 2021 rakamları. Bugün bu oranların daha yükseğe çıktığını, özellikle beyaz yakalılarda bir ücret erozyonu yaşandığını tahmin etmek zor değil.
Nisan 2024 ücretli çalışan istatistiklerine göre ülkemizde 15 milyon 283 bin ücretli çalışan var. Veriler inşaatta 1 milyon 730 bin, imalat sanayinde 4 milyon 652 bin, ticarette 3 milyon 282 bin, konaklama ve yiyecekte 1 milyon 217 bin kişi istihdam edildiğini gösteriyor.
ASGARİ ÜCRET NORM HALİNE GELDİ
DİSK-AR’ın 2022 yılını kapsayan 2024 Asgari Ücret Araştırması’na göre, özel sektörde asgari ücretin yüzde 5 fazlası ve altında ücretle çalışanların oranı yüzde 48.4 ve artı-eksi asgari ücretin yüzde 20’si civarında ücrete çalışanların oranı yüzde 70.4’tür. Asgari ücretin yüzde 20’si civarında çalışanların oranı kayıt dışı çalışan işçilerde yüzde 94.2’ye kadar yükselebilmektedir. Diğer bir ifadeyle, Türkiye’de asgari ücret norm ücret haline gelmiştir. Aynı rapor AB ülkelerinde asgari ücret civarı çalışanların oranını yüzde 4 olarak veriyor. Asgari ücretin en yüksek seyrettiği yiyecek hizmetlerinde dahi bu oran yüzde 8.7 ile çift haneli düzeylere varmıyor. (DİSK-AR Asgari Ücret Araştırması 2024 Aralık 2023)
ASGARİ ÜCRETİN ENFLASYON ETKİSİ DÜŞÜK
Şimdi gelin TCMB araştırmasının, işçi ücretlerinin toplam maliyetler içindeki payı bölümüne bir göz atalım. Personel maliyetinin, üretim değerine oranı TUİK verilerinden tarım dışı sektörlerde yüzde 10.5 olarak hesaplanıyor. Bu oran eğitimde yüzde 51.5’i bulurken; gıdada yüzde 6.4, inşaatta yüzde 9, toptan perakende ticarette yüzde 17.6, yiyecek hizmetlerinde yüzde 20.2. Yani ücretler fiyatlarda belirleyici etmen değil.
Gelelim araştırmanın en can alıcı noktasına: TCMB’nin ekonometrik uygulamalarına göre, üç farklı model asgari ücretteki yüzde 1’lik bir nominal artışın enflasyonu 0.08-0.12 puan bandında etkilediğini işaret ediyor. Diğer bir ifadeyle, asgari ücret Temmuz’da yüzde 30 oranında artırılırsa bu enflasyonu yüzde 2.4 ila yüzde 3.6 yukarı çekecek. Yani böyle insani bir adımın ekonomik maliyeti o denli yüksek değil. Sonunda halen yüzde 70’lerde bir enflasyon yaşanıyor. Bu araştırma Temmuz 2023’te yayımlanmış. TCMB eğer bu verileri güncellerse, çok yerinde olur, bizler de daha sağlıklı bir değerlendirme yapabiliriz. (TCMB 2023 3. Enflasyon Raporu 27 Temmuz 2023).
ASGARİ ÜCRETLİ ZATEN TASARRUF EDEMİYOR
Ayrıca ücretin enflasyona paralel biçimde güncellenmesinin olumlu ekonomik sonuçları da beklenmeli. Çünkü asgari ücretli gelirinin neredeyse tamamını kısa sürede mal ve hizmet talebine dönüştürür. Böylelikle ekonominin keskin bir durgunluğa sürüklenmesine bariyer oluşturur. Ekonomi yönetiminin yüksek faiz temelli sıkı para politikaları uygulamasının amacı, tasarrufu özendirmek, TL’ye geçişi hızlandırmak, orta ve uzun dönemde yatırımları canlandırarak üretkenliği artırmak şeklinde tanımlanıyor. Asgari ücretlinin zaten tasarruf edebilme, dövize yönelme gibi bir lüksü yok. Tam aksine, ücreti reel anlamda gerilerse borçlanmaya ağırlık verme, bankaların tahsil edilemeyen alacaklarını yükseltme riski var.
Halihazırda takibe giren tüketici kredileri ve bireysel kredi kartları oranları yüzde 2.2 ve yüzde 1.9’la çok vahim düzeyde olmamakla birlikte, artış eğiliminde. Borcunu ödememiş kişi sayısında ise 2024 Ocak-Nisan döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre tüketici kredilerinde yüzde 32.5’luk, bireysel kredi kartlarında yüzde 70.1’lik bir artış gözleniyor. Eğer yüksek faizlerin yanına, bir de ücretler düzeyinde reel düşüş ve tırmanan işsizlik eklenirse ciddi bir bireysel borç sorunu patlak verebilir.
SICAK BİR YAZA HAZIR OLALIM
2024 başına kadar asgari ücrette resmi enflasyona paralel bir ayarlama yapılmasına karşın, gıda ve barınma enflasyonunun manşet enflasyondan daha yüksek seyretmesinin de etkisiyle satın alma gücünün düşüşüne, yaşam standartlarının gerilemesine tanık olduk. Ancak bu marjinal refah kaybı ciddi işçi eylemlerini, bir sosyal patlamayı tetiklemedi. 2023 Mayıs seçimlerine kadar düşük faizle borçlanma olanağından yararlanılması da tepkileri bir ölçüde soğurdu. Şimdi Şimşek’in ekonomi yönetimi Temmuz’u pas geçmeye yeltenirse, çok ciddi bir direniş eğilimiyle karşılaşır. Özel sektör çalışanlarının mavi yakalı, beyaz yakalı fark etmeksizin eylemleri yoğunlaşır. İşçilerin ücret taleplerine yanıt veren işverenler belki bu vartayı kolay atlatır. Düşük asgari ücretin arkasına sığınıp, sömürüyü yoğunlaştırma çabasına giren patronlar da ummadıkları bir tepkiyle karşılaşır. En azından mantık böyle bir gelişmeye işaret ediyor.
Haber Kaynağı : Birgün Gazetesi