Kara kara haberler peş peşe geliyor. Bolu Grand Kartal Otel’den yükselen tüm duman sanki içimize dolmuş gibi nefes alamaz haldeyiz. Oysa çoluk çocuk bir nefes almak için gittikleri bu kısacık sömestr tatilinde kaç kısacık hayat tükendi.
Yine kelebek ömürlü çocuklar, anne babalarıyla yanıp yitip gitti. 76 kişi, 76 hayat ve onlarla birlikte yüzlerce hayat söndü. Dünyanın her yerinde felaketler oluyor elbet. Ama kaç tanesi böyle bir faciaya dönüşüyor. Geriye dönüp bir bakalım …
• KLÜPTE ÇALIŞIRKEN: 2 Nisan’da Mecidiyeköy’deki bir gece klubünde tadilat yapan 29 işçi hayatını kaybetti.
• YEMEK YERKEN: İzmir’deki bir restoranda 30 Haziran’daki patlamada 5 kişi öldü, 51 kişi yaralandı.
• OTELDE UYURKEN: Üç gün önce Ataşehir’deki bir otelde çıkan yangında 3 kişi öldü, ikisi çalışandı.
• FABRİKA VARDİYASINDA: Daha bir ay dolmadı. Balıkesir Karesi’deki mühimmat fabrikasındaki patlamada 11 işçi can verdi.
• MAKARNA PAKETLERKEN: 15 Eylül’de Sakarya Hendek’teki Oba makarna fabrikasında tahıl tozunun patlayabildiğini öğrendik çoğu gencecik 5 işçi hayata veda etti.
• KARDEŞLERİNLE EVİNDE OYNARKEN: İzmir’de 13 Kasım’da bir evde elektrik sobası devrildi. Annelerinin üstüne kilit vurduğu evde 5 küçük kardeş kül oldu.
Daha geriye gitsek İliç var, Soma var, deprem var birkaç dakikada 51 bin canın yok olup gittiği.
En küçük bir kıvılcım dev bir faciaya dönüyor. Bu felaketler yürürken, çalışırken, okulda iken, alışveriş yaparken dizi dizi, beşer beşer, onar onar ölüyoruz.
Başımıza ne zaman ne geleceğini bilmememin koyu tedirginliği içinde. Tüm bunlar olurken Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklama yapıyor, başsağlığı diliyor. Kaç kişi yitirildi söz etmiyor. Oysa o dakikada biliyor, 66 canın gittiğini. O dakikada partisine katılan isme rozet takıyor. Bir çocuk son nefesini veriyor belki.
“CUMHURBAŞKANIMIZ AN BE AN TAKİP ETTİ”
Sonra ekranda her faciada yan yana diziler erkek topluluğu. Muhabir can hıraş anons yapıyor: “Olayı haber alır almaz bölgeye hareket eden 5 bakan konuşacak.” Yine ‘kriz masası’ kurulmuş. O sırada kaç evin yemek masası dağılmış bilinmiyor. Ve yine aynı sözler “Sayın Cumhurbaşkanımız olayın ilk dakikasından itibaren süreci an be an takip etti.”
Yani ne diyelim şimdi.
Gece gündüz tıkıldıkları plazalarda gözleri kararana dek çalışan, çocuklarına daha iyi bir hayat kurmayı düşleyen, onlarla geçirecekleri dakikaları işsiz kalırım korkusuyla bozuk para gibi harcayan anne babalar, belki kendilerini affettirme hediyesi olarak düşlemişlerdi bu tatili. Yine yaşatmadılar. Bakalım kaç kişi istifa edecek, kaç kişi kaç gün hapis yatacak? Biz yangınları bir kova suyla söndürmeye çalışırken ömürler böyle böyle.
https://www.birgun.net/haber/bu-yangin-oyle-sonmez-592802