Polatlı Gündem Haber

reklam

Çözümü, davası, kadrosu aslında partisi de yok: İktidarda kalamaz

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
Çözümü, davası, kadrosu aslında partisi de yok: İktidarda kalamaz
62 views
24 Şubat 2025 - 7:27
REKLAM ALANI

(300x250px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

Çözümü, davası, kadrosu aslında partisi de yok: İktidarda kalamaz
Muhalefeti soruşturma, gözaltı ve dava yoluyla susturmaya çalışan iktidarın karşısında toplumun direnişi ve umudu yeşerten gücü var. Tüm bu itiraz dalgaları örgütlenebilirse iktidarın ayakta kalma şansı yok.

Gazeteciye, sendikacıya, belediye başkanına, İstanbul Barosu’na önüne kim gelirse saldıran bir iktidar var. Muhalefet, soruşturma, gözaltı ve davalarla adliye sınırlarına hapsolsun ve kafasını kaldırmasın isteniyor. Bu sayede muhalefet felç olurken hedefleri açlık, yoksulluk, işsizlik ya da Bolu’da yaşandığı gibi devlet ihmalinden kaynaklanan ucuz ölümlerin konuşulmaması. Ama her şeyden öte adliye ve ölümler arasında sıkışan ülkede umutsuzluk ve karamsarlık hâkim olsun istiyorlar. Bu yöntemle ülkeyi teslim alıp çürümüş, çözülmüş rejimlerinin ömrünü uzatacaklarını düşünüyorlar. Muhalefetin sıkıştırıldığı yerden elleri havada teslim olup çıkmasını bekliyorlar.

Bu nasıl boş bir hayal, ne anlamsız bir beklenti.

Bir düşünelim;

Dar ceketleriyle birbirinin kopyası ‘pudra’ sevenler cemiyeti, bedenleri dâhil tüm varlıklarını insanlığa adamaya hazır gençleri mi alt edecek?

Binlerce polisin, panzerin önüne çıkıp “susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” diyen kadınların iradesini gırtlağına kadar yolsuzluk iddialarına batmış Zehra Taşkesenlioğlu ve onun gibiler kıracak öyle mi?

Bir tarafta, devletten 50 milyon dolarlık ihale aldıktan sonra ‘benim zenginliğimi Allah verdi’ diyen AKP’li İrfan Çelikaslan var, diğer tarafta işçilerin hakkını savunduğu için şu anda cezaevinde olan Birtek Sen Başkanı Mehmet Türkmen. Halkın gözünde kim daha itibarlı?

Memleketi yağmalamaya yemin etmiş Cengiz, Kolin, Limak, Kalyon gibi onlarcası var, doğru. Ya Havva ana, Naime teyze, Cerattepe, Kaz Dağları… Karış karış memleketi savunan milyonlar. Bu ülkenin gerçek sahipleri kim?

Bir an tüm bunları da unutalım, olmamış farz edelim. Sadece medya dünyasında olup bitene baksak bile yetmez mi umutlu olmak için. Kıt bilgileri, cehalet akan sahte yüzleriyle para ve iktidar düşkünü ‘küçük’ insanlar topluluğunun iktidar imkânlarına rağmen düştüğü duruma bakın. Öte yandan dava, tehdit, cezaevine rağmen dimdik duran gazetecilerin, mesleğin yüz aklarının yarattığı etkiye. Medyadaki yüzde 10’luk varlıklarıyla yüzde 90’lık imparatorluğun ve iktidar yandaşlarının tozunu attırıyorlar.

Ülkenin altındaki, üstündeki tüm varlıkları ganimet olarak görüp yağmalayanların, adalet bilmezlerin farkında olmamak, onlardan ürkmemek çok zor. Davası olmayan, çıkar şebekesine dönüşmüş yapının sahiplerine karşı yetmiş yaşından sonra bile zeytin ağacı dikenlerin varlığı. Zeytin ağacı dikenlerle onu savunanların ortak varlığı bu köhnemiş düzenin sahiplerine karşı verilen mücadelede her türlü tereddüdü aşacak güce sahip.

Son söz AKP kongresi için olsun. Bir eski futbolcu ve bir sanatçı dışında “vizyona” kimseye koyamayan, memleketin temel meselelerine tek bir çözüm sunamayan kongre “büyük buluşma” olarak sunuldu. Erdoğan’ın sunduğu “manifesto” ezberletilen sloganları atmakla meşgul salondaki toplama kalabalıkları bile heyecanlandırmadı. AKP kongresi de gösterdi ki bunların miadı çoktan doldu. Sadece artık ismini koymak kaldı.

İktidar zayıfladı, toplumsal rıza üretemiyor/üretemeyecek. Evet, bir kez daha tekrarlayalım; Ancak korkutarak, baskı ve zorla iktidarda kalabileceğinin farkında. Bunun kabul edilmesini istiyor. Toplumun her kademesinin yüreğine korku tohumları ekmeye çalışması bundan. Ama insanlığın tarih boyunca deneyimlediği bir başka gerçek var ki umut korkuyu silip atar.

UMUDU ÖĞRENMEK
Yazar-filozof Bloch Umut İlkesi kitabına “Mesele, umut etmeyi öğrenmektir. Onun emeği feragat etmez, akamete uğramaya değil başarmaya âşıktır” sözleriyle başlıyor. Evet, umut başarmaya âşıktır. Bu yüzden kötülükler rejiminin yenileceğine, toplumun bunca yıl verdiği mücadelenin başarıya ulaşacağına dair umudun varlığını canlı tutmak her şeyden daha kıymetli.

İktidar bugün itibariyle azınlıkta olandır. Toplumun büyük bölümü rejimin devam etmesini istemiyor. En büyük handikabı ise örgütsüz olması. Bu yüzden örgütlü kötülüğe karşı mücadele etmek bazen yorucu hatta bıktırıcı olabiliyor. Ama bu durumu aşmak muhalefetin elinde. Adliye ile adaylık-çözüm tartışmalarına sıkışan durumdan bir an önce kurtulması gerekiyor. Toplumun durduğu nokta hala muhalefete bunu yapabilecek olanak sunuyor. Yeter ki niyet bu yönde olsun.

DİPLOMA MESELESİ
Rejim CHP’ye karşı ilginç bir taktik izliyor. Neyle suçlanıyorsa daha doğrusu iktidar neyle özdeşleşmişse CHP’ye o noktadan yükleniyor. Belediye başkanlığından başlayarak yolsuzluk iddiaları Erdoğan’ın peşini hiç bırakmadı. Bakanlar yargılandı. Ama bugünlerde yolsuzluk denince CHP’li belediyeler konuşuluyor. AYM’ye bile ayar çekenler muhalefetin yargıya müdahale ettiğini söylüyor.

Ama en ilginci sanırım üniversite diploması oldu. Erdoğan’ın üniversite diploması yıllardır gündemden düşmedi. Şimdi Ekrem İmamoğlu’nun diploması ile ilgili soruşturma başlatıldığına dair haberler yayınlandı.

Bir strateji olduğu çok açık. Ama işe yarar mı çok tartışılır. Çünkü toplum artık iktidardan muhalefete yönelik her hamleyi “siyasi” okuyor. Yargı tehdidi dışında toplumsal bir etkisi kalmadı. Hatta ters tepmeye başladı.

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
REKLAM ALANI

(336x280px)

Anasayfa Sağ Bloka Esnek veya Sabit ölçülerde SINIRSIZ reklam alanını şablon olarak ekleyebilirsiniz. Şuan örnek olarak sadece 2 reklam kullanıldı.

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.