Trump’a karşı Berkant-Uğur-Yaşar-Metin-Suat…

Aklın sıfıra yakın bir yerinden baktığınızda bile, bir gazetede yazılınca alkışlanan haberin bir başka gazetede yayınlandığında yargılama konusu olmasını anlayamazsınız. Berkant, Uğur ve Yaşar’a yaşatılan da o; akıl dışı bir keyfiliğin istediğini alkışlayıp istediğini cezalandırabilmesi.

Seçime tek girebilmek için, yargıyı, ana muhalefet partisi dahil herkesi doğramak için kullanan bir keyfiyet.

Şaşırdık mı? Hayır, çünkü Metin Cihan’ın X hesabına erişimin engellenmesi de gazetecilerin cezalandırılması da yaşadığımız topyekûn saldırının son örnekleri.

Berkant, Uğur, Yaşar, Metin, Suat Toktaş… Karanlığı yırtan bir ışığın taşıyıcıları. Adlarının yanına Trump’ı yazmam da bu yüzden. Dünyanın dört bir yanında, “adaleti mülkün temeli” değil de “ülkeleri kendi mülkleri” ya da “mülk edinebilecekleri bir emlak” gibi gören Trumpgiller’in iktidarı, dijital çağın karanlığının hüküm sürmesine bağlı.

ABD’den Avrupa’ya, Asya’ya ve bize kadar her yerde; Elon Musk gibi teknoloji multimilyarderlerinin, onlara eklemlenmiş iktidar yanlısı holdinglerin medyasının yol açtığı, eğri ile doğruyu birbirinden ayıramaz hale geldiğimiz bir enformasyon çığı altındayız. Öyle bir çığ ki, dünyanın bizden en uzak noktalarındaki benzer kafalarla bile ilişkilenebiliyor; aklı devreden çıkarmış, anlık duygusal kararlar veren, uzlaşmayı değil muhatabını yok etmeyi esas alan, sorunlarımıza hızlı-basit-toptancı cevaplar veren liderlere sadakati her şeyin önüne koyan, dijital küresel bir kabilesinin fertlerine dönüşüyoruz.

Birine körü körüne bağlı, onun gücüne iman etmiş, gerçekliğe boş vermiş, her ne olursa olsun belli bir kesimin mutlaka bir arada durması arzusuyla yanıp tutuşan halimizle, amok koşucuları gibi totalitarizme gidiyoruz.

Eleştirel aklınız, sorularınız ve değerleriniz size tutunacak dal olmuyorsa sadece o amok koşucularından birisiniz.

Berkant, Uğur, Yaşar, Metin, Suat… BirGün ve benzerlerimiz tehlikeliyiz! Trumpgiller’in düzeni için tehlikeli. Karanlığa ışık tutuyor, enformasyon çığı altında eğriyi doğruyu ayıramaz olanlara tutunacak dal uzatıyoruz. Birine körü körüne sadakat ve onun kendinde vehmettiği güce sorgusuz sualsiz itaat haline aykırı örnekler olabileceğini gösteriyoruz.

Gazze’yi satın alıp, imara açarak orada inşa edeceği lüks konutlarla kâr peşinde koşan Trump’ın sözlerinin, Erdoğan için olmasa da bizim için konuşulacak yanı çok.

Trumpgillerin inşa etmeye çalıştığı dünyada; yargıyı, yasamayı, medyayı, akademiyi gücünü tanrıdan alan kutsal bir adamın yönettiği ve başka kuralı olmayan dindar bir devlet olacak. Eskinin sosyal devlet fonksiyonları kiliseye/dini kurumlara devredilecek. Kendi dışındakilere hayat alanı tanımayan bir ırkçılık, kadın düşmanlığı, homofobi olacak. Özgürlük sadece tanrının buyruklarına ve onun gücüyle yöneten lidere itaat anlamına gelecek. Bildiğimiz anlamda devlet işlevsizleştikçe, Trumpgiller zenginliklerine zenginlik katacaklar.

ABD’den Avrupa’ya, bizim üzerimizden Asya’ya sağ popülist liderlerle estirilen rüzgar bu!

Peki, çaresiz miyiz?

Çareyi; Berkant, Uğur ve Yaşar gözaltına alındığı andan itibaren Türkiye’nin dört bir yanında toplananlar gösterdiler. Her kesimden “Kuruluş yok tek başına” diyenler, susmaya ve olan biteni sessizce izlemeye itiraz edenler… Birbirine sokulan ve birlikte örgütlü mücadele kararlılığındakiler…

Biyolog oğlum, “Hayvanları insanlığınıza alet etmeyin” diye kızsa da ben Berkant, Uğur ve Yaşar’ı dışarıda bekleyen halimizi Antarktika’nın penguenlerine benzettim: Aşırı soğuk ve fırtınadan korunmak için sıkı kümeler oluşturan, fırtına sertleştikçe birbirlerine daha fazla sokulan ve sürekli dönerek hiçbir penguenin uzun süre dışarıda kalmasına izin vermeyen penguenler.

Ya da; sel tehlikesi karşısındaki ateş karıncalarının vücutlarını birbirine bağlayarak yüzen sallar oluşturma, böylece hep birlikte hayatta kalma halleri…

Bu kadarcık basireti gösterebilelim; Berkant, Uğur, Yaşar, Metin, Suat… Trump’ı yenerler!