Polatlı Gündem Haber

reklam

Ferdi Tayfur’un ardından: Arabeski ne zamana kadar tartışacağız?

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
Ferdi Tayfur’un ardından: Arabeski ne zamana kadar tartışacağız?
83 views
12 Ocak 2025 - 14:32
REKLAM ALANI

(300x250px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

Ferdi Tayfur’un ardından: Arabeski ne zamana kadar tartışacağız?
Arabesk, Türkiye’nin modernleşme ve kentleşme süreçlerinde ortaya çıkan toplumsal dönüşümlerin bir ürünü olarak değerlendirilmeli.

Öznur Yılmaz – Akademisyen

Geçtiğimiz hafta Ferdi Tayfur’un vefatı ardından sosyal medyada önemli sayılabilecek bir ölçüde arabesk konuşulmaya başlandı. Arabeskin, toplumsal karşılığı ile akademik ele alınışı arasındaki açı düşünüldüğünde, bu tartışmanın her fırsatta bulduğu her çatlaktan sızacağı da aşikâr. Ben bu yazıda “arabeski neden savunmalıyız” ya da “onu neden ortadan kaldırmalıyız” sorusuna bir yanıt aramıyorum. Benim istediğim arabeskin sosyal olarak ne anlama geldiğini konuşmak.

ARABESK NEDİR?
Arabesk, Türkiye’de bir müzik türü ve yaşam tarzı olarak, 1960’lar ve 1970’lerde kırdan kente yaşanan yoğun göç süreciyle şekillenir. Kente göç edenlerin –etmek zorunda kalanların– kent yaşamına adapte olma süreçleri bir çeşit mücadele alanı. Bu mücadele, yerleşik kent sakinlerinin bu göç dalgasını kentin dışında tutma isteğine karşılık, göçenlerin kentte tutunma çabası olarak tarif edilebilir. Bu mücadele, kentin yeni bazı yapılar kazanmasına –gecekondu mahalleleri gibi– ve bu yapının yeni kültürünün doğuşuna neden olur. İşte arabesk, bu yeni kültürel zeminin belki de en önemli ürünü olarak toplumsal hayatımızda yerini almıştır. Arabeskin, protest bir niteliği bulunsa da, derin bir kaderci yaklaşım barındırması nedeniyle bu protest niteliği arka planda kalmıştır. Arabesk müzik, yaşanan yoğun ve hızlı toplumsal dönüşümün yarattığı sorunları ifade ederken zamanla bu sorunlara teslim olan bir kültürel pratik haline gelir.

Arabesk müziğin ilk dinleyicileri arasında, minibüs ve otobüs şoförleri var. Zamanla arabesk, Yeşilçam filmlerinin de etkisiyle geniş kitlelere ulaşıyor. Yeşilçam’ın 1970’lerde içinde bulunduğu ekonomik durgunluğu aşmasında arabesk sanatçıların yükselişi etkili olur, bu durum arabeskin toplumda daha yaygın bir hale gelmesine giden yolu açar.

Sosyal medyadaki tartışmalara denk gelenler görmüşlerdir; konuyla ilgili akademik bir referans ihtiyacı duyan hemen herkesin ilk olarak andığı çalışma Meral Özbek’in 1990 yılında kaleme aldığı Popüler Kültür ve Orhan Gencebay Arabeski isimli kitabıdır. Özbek, konuyu akademik boyutuyla ele alan ilk kişi olmasının yanında, arabeskin toplumsal kökenlerini ve dönüşüm süreçlerini ayrıntılı bir şekilde analiz eder. Özbek, arabeskin başlangıçta bir başkaldırı müziği olarak şekillendiğini ancak 1970’lerden itibaren müzik endüstrisinin etkisiyle piyasa dinamiklerine teslim olduğunu vurgular. Özbek’in çalışması, arabeskin yalnızca müziksel bir fenomen olmadığını, aynı zamanda toplumsal koşulların bir ürünü olduğunu gösterir. Ona göre arabesk, toplumsal ve ekonomik koşulların değişimiyle dönüşüme uğramış, piyasadan ve iktidardan uzak olduğu ölçüde bir başkaldırı unsuru olmuştur (Özbek, 2013: 119).

ARABESK KENTLİ BİR MÜZİKTİR
Arabeskin kent yaşamındaki rolü de, onun yalnızca kırdan göçenlerin müziği olmadığını ortaya koyar. Martin Stokes, arabeskin şehir merkezlerinde daha yaygın olduğunu, kasetçi ve işportacıların bu müziği gecekondu mahallelerinden çıkarıp kent merkezlerine taşıdığını belirtir (Stokes, 2012: 27). Bu durum, arabeskin kentsel bir popüler kültür unsuru olarak değerlendirilmesine olanak tanır. Ancak Stokes, arabeskin, Türkiye’de Batılılaşmış ve laik devlet anlayışı içinde “Doğulu” bir geçmişin temsilcisi olarak görüldüğünü ve bu nedenle marjinalleştirildiğini ifade eder. Ona göre arabesk, bir isyan müziği haline gelememiştir çünkü Türkiye’de dönemin aydınlarının arabeske yaklaşımı, bu müziğin muhalif potansiyelini sınırlamıştır.

ARABESKİN DÖNEMLERİ
Literatürde arabeskin dönemleriyle ilgili çeşitlenmeler söz konusu; bu çalışmalar incelendiğinde genel olarak üç dönemden söz edilebilir: Arabeskin doğuşu, yükselen öfke ve meydan okuma. Arabeskin doğuş dönemini Orhan Gencebay temsil eder. Bu dönem, arabeskin kondulardan çıkamadığı, alternatif bir kültürel ifade biçimi olarak ortaya çıktığı bir evre. Gencebay’ın müziği, yaşam sıkıntılarını ve bireysel acıları “efendice” ifade eden bir tarza sahip. Bu dönemde arabesk, modernleşme ve geleneksel değerlerin bir arada bulunduğu bir yapı sunarken, bir meydan okuma alanına dönüşmekten uzak kalır. Gencebay, halkın içinden gelen bir figür olarak modernleşme ile geleneksel değerleri birleştiren bir sanatçı kimliğini taşıyor (bkz. Güngör, 1993).

İkinci döneminde arabesk, göçle birlikte, kentin içlerine ilerler, kitlesel bir popülerlik kazanır. Bu dönemin simgesi olan Ferdi Tayfur, Gencebay’ın efendi kişiliğinden uzak bir tarz benimser. Göç eden insanların sayısının kentlileri aştığı bu dönemde arabesk, kentteki hâkim kültürü görmezden gelen bir tavır sergiler. Tayfur’un müziğinde yoksulluk, acı ve öfke temaları daha belirgin hale gelir. Arabeskin müzik piyasasında daha fazla kabul görmesi ve piyasanın kapılarının sonuna kadar açılması bu döneme denk gelir.

Tayfur, Gencebay’ın bireysel temalarını aşıp toplumsal bir öfkeyi yansıtır ve bu duyguları müziğiyle ortaya koyar. Bu dönemden sonra arabesk, kentteki hâkim kültüre meydan okuyan bir yapıya dönüşür. Arabeskin, toplumun modernleşme sürecindeki çelişkilerin ötesine geçerek, kent kültürü içinde güçlü bir yer edinmesi bu dönemde gerçekleşir. Ancak tüm bu farklılaşmanın bir başka boyutundan daha söz etmek gerek. Arabesk, hem sosyokültürel olarak hem de siyaseten, çevreden merkeze doğru bir yol izler. 12 Eylül sonrasıysa hegemonik bir kültürel unsur haline gelir. Özellikle ANAP iktidarıyla birlikte arabesk, devlet politikalarının bir parçası haline gelir ve sahip olduğu toplumsal anlamı değişir.

SONUÇ YERİNE
Arabesk, Türkiye’nin modernleşme ve kentleşme süreçlerinde ortaya çıkan toplumsal dönüşümlerin bir ürünü olarak değerlendirilmeli. Göçle birlikte oluşan yeni kültürel yapılar, arabeski yalnızca bir müzik türü değil, aynı zamanda toplumsal sorunların ve kimlik arayışlarının bir yansıması haline getirdi. Arabesk, toplumsal dönüşüme bir tepki ve toplumsal uyumun bir aracı olarak hem eleştirildi hem de sahiplenildi. Bu çok yönlü yapısıyla arabesk, Türkiye’nin kent kültürünü anlamak için önemli bir anahtar sunmakta. Bu nedenle, arabeskin toplumsal, kültürel ve siyasal bağlamlarıyla birlikte ele alınması, onun daha geniş bir perspektifte değerlendirilmesine olanak tanıyacaktır.

Kaynaklar:

Özbek, M. (2013). Popüler Kültür ve Orhan Gencebay Arabeski, 11.bs., İstanbul: İletişim.

Stokes, M. 2012. Türkiye’de Arabesk Olayı, çev. Hale Eryılmaz, İstanbul: İletişim.

Güngör, N. (1993). Arabesk: Sosyokültürel Açıdan Arabesk Müzik, 2.bs., Ankara: Bilgi.

Yılmaz, Ö. (2017). Türkiye’de Popüler Müzik Tartışmaları, İstanbul: Bilim ve Gelecek Kitaplığı.

 

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
REKLAM ALANI

(336x280px)

Anasayfa Sağ Bloka Esnek veya Sabit ölçülerde SINIRSIZ reklam alanını şablon olarak ekleyebilirsiniz. Şuan örnek olarak sadece 2 reklam kullanıldı.

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.