Meclis tamam, sokak engel
Rejimin ömrünü uzatmaya çalışan Saray’ın imdadına bir kez daha AKP’den kopamayan partiler yetişti. Erdoğan’ın yeni anayasa için Meclis aritmetiğini dizayn etmesi kolay, sokağı ikna etmesi ise zor.
Tüm oyun planını rejimin ömrünü uzatmak üzerine kuran Saray yönetimi “çözüm süreci” tartışmalarıyla toplumun bazı kesimleri ile bir kısım medya üzerinde beklenti yaratmayı başardı.
Suriye’de Esad yönetiminin düşmesinin ardından içeride “başarı” hikayesi yazan ve bunu da yeni bir dönemin başlangıcı gibi sunan iktidar, kendisine bir tür çekim alanı oluşturarak iç siyaseti yeniden dizayn etmek için kolları sıvadı.
Suriye’de yaşananlara alkış tutan, bu aralar bol bol Erdoğan’ı öven Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu iktidara can suyu olmak için öne atılan isimlerden biri oldu. “Ruh olarak AKP’den hiç kopmadığını” söyleyen Davutoğlu, “Geçmişe dönük olarak herhangi bir hesabın peşinde değilim. Kimse kusura bakmasın. Onların içinden geldim” dedi. Davutoğlu’nun çıkışı muhalif tabanda tepkilere neden olurken AKP’li Mücahit Birinci, Davutoğlu’nu vakit kaybetmeden yuvaya, yani eski partisine dönmeye davet etti. Davutoğlu’yla yetinmeyen Birinci, 31 Mart sonrası soluğu Saray’da alan İYİ Parti’nin eski lideri Meral Akşener’i de aynı “birlikteliğe” çağırdı.
Davutoğlu ve Gelecek Partisi’nin tabanda bir karşılığının olmadığı son yerel seçimlerde aldıkları oy oranıyla tescillenmişti. 0,07 oranında oy alabilen partiye sadece 34 bin 212 seçmen oy verdi. Ancak bu partinin Erdoğan açısından önemi tabandaki karşılığı değil. 14 Mayıs 2023 Genel Seçimlerinde CHP listelerinden elde ettiği 10 milletvekiliyle Meclis’te temsil ediliyor oluşu. Aynı durum CHP listesinden 15 milletvekili çıkaran DEVA Partisi için de geçerli. Şu sıralar yerel gazetelerde çıkan üç beş haber dışında ne DEVA Partisi’nin ne de Genel Başkan Ali Babacan’ın ismi duyuluyor. En kritik konularda bile sesleri neredeyse hiç çıkmıyor.
MECLİS ARİTMATİĞİNİ AŞMAK ZOR DEĞİL
Ayrılsalar da AKP’den ne fikir olarak ne de duygusal açıdan kopabilen bu partilerin Meclis aritmetiği açısından asıl önemi Erdoğan’a bir kez daha başkanlık koltuğunu kazandıracak, rejimin ömrünü uzatacak bir formülde nasıl pozisyon alacakları üzerine. Yani yeni Anayasa tartışmasında iktidara verecekleri destek kritik. Anayasa değişikliğinin referandum koşullu kabulü için 360, doğrudan kabulü için de en az 400 milletvekilinin kabul oyu kullanması gerekiyor. Cumhur İttifakı’nda yer alan AKP, MHP, DSP, YRP ve HÜDA-PAR’ın milletvekili sayısı, AKP’li TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un oy hakkı olmadığı düşünülünce 321’de kalıyor. Bu durumda “muhalefet” içinden Erdoğan’a yeniden adaylık yolunu açacak bir destek gerekiyor. Şu sıralar gerilim yaşansa da yeni Anayasa propagandası üzerinden Yeniden Refah’ın de ikna edilme ihtimali ortada duruyor. Referandum için gereken milletvekili sayısı, bazı partilerin son dönemki tavırları dikkate alındığında Erdoğan’ın elde edebilmesi imkansız bir sayı olarak görünmüyor.
ASIL MESELESİ SOKAK MUHALEFETİ
Meclis aritmetiğini kendi lehine çevirmekte çok zorlanacak gibi durmayan Erdoğan için asıl engel ise toplumsal muhalefette yatıyor. İktidar, “çözüm süreci” ve Suriye’deki gelişmeler üzerinden Meclis muhalefetinde gedikler açmaya çalışsa da tabandaki Erdoğan karşıtı cephe, 2017’deki başkanlık referandumundan bugüne dek bir şekilde kendini korumayı başardı. Üstelik her geçen gün daha derinden hissedilen ekonomik kriz, yerel seçimlerde alınan ağır darbe, toplumun farklı kesimlerinin ülkenin pek çok noktasında yükselttiği irili ufaklı itirazlar da rejimin tahkimi için asıl engelin Meclis dışı toplumsal muhalefette olduğunu gösteriyor. Erdoğan’ın metal işçilerine yönelik aldığı grev yasağı kararı, Polonez işçilerinin Ankara’ya yürüyüşüne dönük engellemeler, kayyum protestolarına getirilen eylem yasakları gibi birkaç örnek bile Saray’ın asıl tedirginliğinin sokaktan yükselecek itirazlarda olduğunu anlamaya yetiyor.
∗∗∗
RIZA ÜRETMEYE DÜNDEN RAZILAR
Çözüm süreci ve Suriye meselesi ile bir yandan Meclis’i istediği gibi dizayn etmeye çalışan iktidar diğer yandan da Meclis dışı siyasal atmosferi arzu ettiği çizgiye çekmeye çalışıyor. MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik çağrısı, Suriye’deki gelişmeler ekseninde Türkiye’deki Kürt hareketini en azından “tarafsız” noktaya getirmenin bir aracı olarak kullanılıyor. 2010 Referandum sürecindeki gibi Erdoğan’ın politikalarına teşne olmaya dünden razı isimlerin yeniden sahne almaya başlaması dikkat çekiyor. Ufuk Uras, Hasan Cemal, Cengiz Çandar gibi isimler verdikleri mesajlarla bir kez daha AKP lehine toplumsal rıza üretmeye çalışacaklarının sinyalini veriyor.
https://www.birgun.net/haber/erbasa-yakin-halka-uzak-mhpli-milletvekili-mecliste-suspus-584993