Polatlı Gündem Haber

reklam

İktidar emeklinin cebinden çaldı. İstanbul’da bir evi 3,5 asgari ücret geçindiriyor

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
İktidar emeklinin cebinden çaldı. İstanbul’da bir evi 3,5 asgari ücret geçindiriyor
87 views
07 Ocak 2025 - 9:09
REKLAM ALANI

(300x250px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

İstanbul’da bir evi 3,5 asgari ücret geçindiriyor
Halkı yoksulluğa mahkum eden iktidar, TÜİK’in yüzde %44,38 olarak açıkladığı yılsonu enflasyonuna rağmen asgari ücreti %30 arttırdı. İstanbul’da yaşam maliyetiyse 77 bin TL’nin üstünde. İPA Başkanı Gökçe, “Ülke büyüyorsa bu refahtan sadece zenginler pay alıyor. Birileri için kalkınma, ötekiler için sefalet anlamına geliyor” dedi.

Buse İlkin YERLİ

İktidar eliyle yaratılan ekonomik kriz, ülkede her geçen gün biraz daha fazla derinleşirken halk, yaratılan bu yoksulluk ortamında kaderine terk edilmiş durumda.

Son yıllarda enflasyonla birlikte artan borçluluk oranları bile iktidarın propaganda aracına dönüşen Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerinde gizlenemiyor.

TÜİK verilerine göre 2024 yılsonu enflasyon oranı yüzde 44,38 olurken asgari ücreti yüzde 30 artış ile 22 bin 104 TL’ye yükselten Saray rejimi de halka sefalet ücretleri reva görüyor.

İktidarın sermaye yanlısı politikalar ile birlikte krizin olanca faturası halkın sırtına yüklediği, yurttaşları düşük ücretlere mahkum ettiği koşullar ise daha fazla borçlanmayı yaratıyor. Kredi ve kredi kartlarındaki borçlanma tutarları da bu tabloyu gün yüzüne çıkarıyor.

Yurttaşların geçim sıkıntısını ve iktidarın sermaye yanlısı ekonomi politikalarını İPA Başkanı, şehir plancısı Dr. Buğra Gökçe ile konuştuk.

Dr. Buğra Gökçe
İPA Başkanı

SON 4 YILDA İSTANBUL’DA YAŞAM MALİYETİ YÜZDE 998 ARTTI
Kamu özel işbirlikleriyle, kur korumalı mevduatla ortaya çıkan kamu israfının faturası halkın üstüne mi bindiriliyor?

Yaşanan ağır krizin faturası çalışan kesimlere, emekliye, yoksula, asgari ücretliye, memura, emekçiye çıkarılıyor. Dolayısıyla çalışan kesimler yoksullaşıyor, gördüğünden geri kalıyor ve borçla yaşıyor. Borcu borçla kapatarak yaşıyor. İstanbul’da Kasım 2020’de İstanbul Planlama Ajansı yaşam maliyetini ölçmeye başlamış. Aralık 2024’e geldiğimizde, yani 4 yıl 1 aylık periyotta, yüzde 998 artmış. İnsanların geliri bu kadar artmış mı? Hayır. 4,5 asgari ücret girmesi gerekiyor bir ailenin evine. Son iyileşmeyle 3,5’a düşürdüler ama birkaç ay sonra tekrar artacak.

Bir yandan da ekonomik kriz liseli çocukları okuldan alıp çocuk işçiliğine de itiyor aslında…

Çocukların bir bölümü okula gitmiyor. Okusam ne olacak diyor. Bu memlekete en büyük kötülük, çocukların bu ülkeye inancını kaybetmesi. 4,7 milyon ne eğitimde ne istihdamda öğrencimiz var. Ev genci olmuş vaziyette ve kötü alışkanlıklara çok açık. Devletin problemi olması gereken mevzular bunlar. Çünkü bu gençler ülkenin geleceği. Gençler umudunu kaybettiğinde yurt dışına gidiyor. Bulunduğu, çalıştığı ülkede öğrendiğini, gördüğünü bizim ülkemize getirecek, bizim ülkemizin kalkınmasına da kullanabilecek bir değer verirseniz bu gençlere, bu ülke için iyi bir iş yapmış olursunuz.

ÇOCUKLARI OKUTAMIYORUZ, ÇALIŞIRKEN ÖLDÜRÜYORUZ
MESEM gibi projelerle, MEB eliyle çocuklar işçileştiriliyor. 2013’ten beri 695 çocuk çalışırken ölmüş. Çocuk işçiliğinin önüne nasıl geçilecek?

Yanlışlar silsilesi ailelerin çocuklarını okutabilmelerine olan inanç ve güç ekonomik anlamda da ortadan kalkıyor. Bu kalktığında çocukların da umudu ortadan kalkıyor aynı zamanda. Olan biteni çocuklar da görüyor ve okulu bırakıyor. 2019’da 15-17 yaş grubu çocuk istihdamı yüzde 15,9’muş. 2023’te yüzde 22,1’e çıkmış. Resmi verilerle çocuk işçi sayısı 853 bin. Gayri resmi olarak 2 milyonun üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Çocuklarımızı okutamıyoruz. Bir gelecek umudu veremiyoruz. Çalıştırıyoruz, çalıştırırken de öldürüyoruz. Böyle bir düzen olur mu? Gençler, ülkeden kopuyor. Emekli mutsuz, pazarda akşam saati sebze toplama derdinde. Kim mutlu? Bir mutlu yüzde 20’lik azınlık var.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi yurttaşların geçim sıkıntısına dair neler yapıyor?

Belediyelerimizin çok büyük bir kesimi derinleşen yoksullukla mücadele ediyor. Yoksulların ya da geçim sıkıntısı içerisinde bulunanların İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden yardım talebi son 1 yılda yüzde 103 artmış. Ekrem İmamoğlu, bütçenin önemli bölümünü buna ayıracağını ifade etti. Bu insanlara yakacak, yiyecek yardımına; evini dönüştürmek durumunda kalırken krize düşenine; barınma, pazar, yeni doğan yardımına; üniversiteye gidene bursa; çalışmak zorunda olana güvenli ve ucuz şekilde kamu kurumu güvencesinde bir kreşle çocuğunu büyütmeye kadar her alanda sosyal destekler büyüyor. Bu, halkın hakkı olanı ona verme işi. Çünkü birileri onların hakkı olanı cebinden aldı. Kur korumalı mevduatla, kamu özel işbirliği projeleriyle, faiz giderleriyle aldı; zenginin cebine koydu. Dezavantajlı hale getirilmiş, hanesinin cebinden çalınmış, zengine verilmiş parayı; onu dengeleyecek, onurunu kırmayacak, yaşama tutundurtacak şekilde eşitlemek anlamında bir politika yürütülüyor. Ülke bu kadar ağır krizler yaşarken fantezi projelerle kamu kaynaklarını harcama lüksümüz yok.

İKTİDAR EMEKLİNİN CEBİNDEN ÇALDI
Yapılan asgari ücret zammıyla da gelir dağılımı da ücret oldukça eşitsiz bir noktaya ilerliyor. Bu eşitsizliği gidermek için ne gibi önlemler alınmalı?

Eşitsizlik büyüyor ve EYT çıktığı için bunun gerçekleştiğini söylüyorlar. “Biz emekli maaşını vermekte, Sosyal Güvenlik Kurumu’nu döndürmekte zorlanıyoruz. Dolayısıyla sırtımıza yük emekliler” diyen bir anlayış gördük neredeyse. 2009-2024 arasında 15 yıllık dönemde yine AKP iktidarında emekli sayısı yüzde 85,3 artmış. Bunun en önemli şekilde arttığı dönem EYT dönemi. Emekli sayısı böyle artarken emeklilerin bütçe içerisinden aldığı pay yüzde 2,7 düşmüş. Yani, emekli sayısı artıyor ama emeklinin bütçeden aldığı pay azalıyor. İktidar, sırtına yük gördüğü emeklinin cebinden çalmış demek.

17 çeyrektir “Türkiye Cumhuriyeti büyüyor” diye Cumhurbaşkanı açıklama yapıyor. Ama en yoksul yüzde 20’lik grubun geliri artmıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
2014’te İstanbul’da en zengin yüzde 10’un, en yoksul yüzde 10’a payı 9 katmış. 2024’e geldiğimizde bu fark 14 kata çıkmış. Ülke büyüyorsa bu refahtan sadece zenginler pay alıyor. Böyle bir adalet olur mu? Kalkınmaysa bu kalkınma mı? Kalkınma topyekûn bir şeyi tarif ediyor ise anlamlı. Böyle ise birileri için kalkınma, ötekiler için sefalet anlamına geliyor.

Ülkenin kasası boşaldı. Geliri, giderini karşılayamaz hale geldi. Bunun da faturasını yoksula çıkarttılar. Yoksulun cebine vermeleri gerekeni vermeyip, var olanı çalıp en zengini daha zenginleştirip gelir dağılımını dengesiz hale getirdiler. Ne adalet ne kalkınma kaldı, ülkeyi sefalete sürüklendi.

https://www.birgun.net/haber/istanbulda-bir-evi-3-5-asgari-ucret-gecindiriyor-589020

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
REKLAM ALANI

(336x280px)

Anasayfa Sağ Bloka Esnek veya Sabit ölçülerde SINIRSIZ reklam alanını şablon olarak ekleyebilirsiniz. Şuan örnek olarak sadece 2 reklam kullanıldı.

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.