Kazanan emekçi olacak
Grev yasağına rağmen mücadelelerini sürdüren metal işçileri için DİSK basın açıklaması gerçekleştirdi. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve Birleşik Metal İş Başkanı Özkan Atar, “Kazanan işçiler olacak” diye konuştu.
Melisa AY
Metal işçilerinin insanca yaşanacak ücret ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi talebi ile başlattığı grev, yasak ve baskılara rağmen devam ediyor. Patron örgütü MESS’in sefalet ücreti dayatmalarına karşı başlayan ve ardından AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gece yarısı kararnamesi ile yasaklanan greve ilişkin ülke ve dünyadan işçi örgütleri de dayanışmayı büyütüyor. Patronların dayatmalarına ve grev yasaklarına karşı kararlılıkla mücadele eden işçiler için DİSK dayanışma çağrısında bulundu.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), İstanbul Beşiktaş’taki genel merkezlerinde basın açıklaması gerçekleştirdi. “Anayasal hakkımıza, grevimize sahip çıkıyoruz” denilen açıklamaya, Birleşik Metal İşçileri Sendikası’nda (Birleşik Metal-İş) örgütlü işçiler ile Genel Başkanları Remzi Çalışkan’ın tutukluluğuna tepki gösteren Genel-İş üyeleri de katıldı. Açıklamada Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) Avrupa Sorumlusu Anton Leppik yer aldı.
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, açıklamasında “Yaklaşık 2 bin metal işçisinin ve onların ailelerinin ekmeklerine ve haklarına el uzatıldı. Tamamen keyfi ve adrese teslim bir kararla binlerce işçinin en temel anayasal hakkını kullanmasına engel konuluyor. AKP döneminde ‘erteleme’ adı altında yaklaşık iki yüz bin işçinin grev hakkı gasp edilmiştir. İki yüz bin işçinin sofrasına koyacağı bir dilim daha fazla ekmek, çocuğuna vereceği harçlık, kısacası insanca yaşanacak bir ücrete yaklaşma umudu elinden alınmıştır. İşverenleri ve işveren örgütlerini memnun etmek, onların kar oranlarını korumak ve hatta yükseltmek için alınan bu grev yasaklama kararları Anayasa’ya aykırıdır. Nüfusunun dörtte üçü ücret gelirleriyle geçinen bir ülkede, insanca yaşanabilir bir ücret talebiyle hak aramayı ‘milli güvenliğe aykırı’ ilan etmek, toplumun çoğunluğunu oluşturan işçi sınıfının emeğini, çocuklarının geleceğini yok saymaktır” ifadelerini kullandı.
Birleşik Metal-İş Genel Başkanı Özkan Atar da “Grevlerimiz yasaklama kararına rağmen kararlılıkla devam ediyor. 19 Aralık’ta Arıtaş Kriyojenik’te de grev pankartı fabrikaya asılacak. Uzlaşmaya yönelik bir gelişme olmadığı takdirde 25 Aralık’ta da Green Transfo işçileri de greve başlayacak” dedi. İşçilerin bir arada durduğunu vurgulayan Atar, “MESS, işyerlerine talimatlar vererek işbaşına çağırmaya, teslim olmaya çağrı yapıyor. Metal işçileri mücadeleye inanarak Anayasa’dan ve en önemlisi birbirlerinden aldıkları güçle, birbirlerine olan inançları, sendika ve emek dostlarına güvenleriyle mücadeledeler. Grev ancak ve ancak adil TİS imzalanıncaya kadar devam edecek. Tek bir metal işçisini teslim alamazsınız. Topyekûn mücadele ile kazanan biz olacağız” diye konuştu.
∗∗∗
YASAKLAR İŞÇİLERE GÖZDAĞI
Toplantıya katılan ITUC Avrupa Sorumlusu Anton Leppik, grev yasaklamaları ve artan sendikal baskılara ilişkin BirGün’e değerlendirmelerde bulundu.
Geçmişte yasaklanan grevleri hatırlatan Leppik, “Metal sektöründeki grevlerin yasaklanması ilk kez yaşanmıyor. İktidar, bu yöntemi işçilerin nitelikli eylemlerini caydırmak ve işverenlerin çıkarlarını korumak için kullanıyor. Grev hakkı, işçilerin örgütlenme ve toplu pazarlık özgürlüğünden doğan temel bir haktır. Bu hak, işçilerin taleplerinin toplu pazarlık süreçlerinde dikkate alınmasını sağlamak için son çaredir. ILO, bu tür müdahalelerin yalnızca devlet güvenliğine doğrudan bir tehdit olduğunda haklı görülebileceğini belirtmiştir. Ulusal güvenlik gerekçesiyle normal toplu pazarlık eylemlerinin sınırlandırılması haklı bir gerekçe değil” diye konuştu.
Leppik, iktidarın kimi durumlarda patronların talebine dahi ihtiyaç duymadan işçilere bir gözdağı vermek için grev yasaklamalarına başvurduğunu ifade etti, “Bu durum, Türkiye’deki örgütlenme özgürlüğüne ve eylem özgürlüğüne yönelik tutumlarını ortaya koyuyor. Bu tür kararları kolektif eylemi caydırmak ve işçilerin çalışma koşullarını ve maaşlarını iyileştirme araçlarını ellerinden almak için kullanıyorlar. İktidar, bu hareketle işverenlerin düşük ücret politikalarını desteklediğini gösteriyor” dedi.
Türkiye’nin işçi hakları konusundaki zayıf karnesine dikkati çeken Leppik, “Ne yazık ki Türkiye, Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu’nun işçi haklarını ihlal eden ülkeler listesinde düzenli olarak yer almakta. ITUC küresel haklar endeksine göre Türkiye, işçi hareketlerini en çok baskılayan ülkelerden biri” dedi.
Grevlerini eksiksiz biçimde fiili olarak sürdürmeye devam eden işçilerle dayanışmayı sürdüreceklerini vurgulayan Leppik, “Her işçinin, taleplerini işverenlere duyurabilmek için harekete geçme hakkı var. Metal işçilerinin grevlerinin yasaklanması, Türkiye’deki örgütlenme sorunlarını açıkça tekrar gözler önüne seriyor. Hükümetlerin tek yaklaşımının, TİS görüşmelerini kolaylaştıracak ve adil pazarlığı garanti edecek zeminin hazırlanması olması gerekir. Metal işçilerine yapılanda görüyoruz ki hükümet bunun tam zıttı tutumda” yorumunda bulundu.
TUTUKLAMALARIN AMACI SENDİKADAN CAYDIRMAK
İktidarın emek düşmanı tutumuna dair yorumlarda bulunan Leppik, “Sendikal faaliyetleri baskılamak, sendika liderlerini tutuklamak, eylemleri yasaklamak ve sendika süreçlerine müdahale etmek gibi uygulamalara başvuruyorlar. Bu durum tüm dünyadaki işçilerin, uluslararası sendikal hareketin de hedef alınmasıdır” dedi.
Leppik, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Uluslararası düzeyde, son tutuklamaları kınıyor ve durumu protesto ediyoruz. Sendika liderlerinin serbest bırakılması için yapılan eylemleri destekliyoruz. Sendikacılık suç değildir; suç olan sendikal faaliyetlerin engellenmesidir.”
https://www.birgun.net/haber/kazanan-emekci-olacak-584955