Amerikan Destekli Demokrasi: Yavaş’ın NDI ile Toplantısı ve Tehlikeleri

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, son dönemde tartışmalı bir vakıf olan Ulusal Demokrasi Enstitüsü (NDI) ile “Yeni Dönemde Başkanlar Buluşması, Yerelde Güçlü Liderlik, Katılımcı Yönetim” başlıklı bir toplantı düzenledi. Bu toplantıya belediye bürokratları ve bazı ilçe belediye başkanları da katıldı. Ancak, bu toplantının arkasındaki vakıf ve onun yöneticileri hakkındaki bilgiler, bu etkinliğin masum bir yerel yönetim toplantısı olmadığını düşündürüyor.

NDI ve Madeleine Albright: Bir Neocon Yapılanma

Ulusal Demokrasi Enstitüsü (NDI), Amerikan dış politikasında önemli bir rol oynayan “neocon” yapılanmaların başında gelen bir kuruluştur. Bu vakfın başında, eski ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright bulunuyor. Albright, özellikle Irak politikalarıyla tanınan ve sert müdahaleci tutumlarıyla bilinen bir isimdir. Albright’a bir gazeteci tarafından yöneltilen “Irak’ta 500 bin çocuk öldürdünüz, üzülmüyor musunuz?” sorusuna “üzülüyorum ama buna değdi” cevabı, bu kişinin insan hayatına nasıl yaklaştığını gözler önüne seriyor.

Girdiği Her Yerde Kaos: NDI’nın Karanlık Tarihi

NDI ve benzeri Amerikan vakıflarının faaliyet gösterdiği ülkelerde yaşananlar, bu kuruluşların adeta bir kaos ve iç savaş tohumları ektiğini gösteriyor. “Arap Baharı” adı altında Ortadoğu’da gerçekleştirilen devrimler ve rejim değişiklikleri, bu vakıfların yoğun faaliyetleri sonucunda hayata geçti. Ancak, söz konusu devrimlerin ardından gelen iç savaşlar, kan, gözyaşı ve bölünme, bu müdahalelerin bedelini tüm dünyaya göstermiştir.

NDI’nın, Filistin’de İsrail’in gerçekleştirdiği Gazze katliamlarına karşı sessiz kalması ve hatta İsrail’i destekleyen politikaları, bu vakfın demokrasi adı altında nasıl bir politika izlediğinin açık bir kanıtıdır. Demokrasi ve insan hakları söylemleriyle örtbas edilen bu faaliyetler, aslında jeopolitik çıkarlar doğrultusunda şekillenen müdahalelerdir.

Mansur Yavaş ve NDI: Milliyetçi Kimlik ile Neocon İşbirliği

Mansur Yavaş, yıllardır milliyetçi ve ülkücü bir kimlikle siyaset yapmış bir isim olarak tanınıyor. Ancak, Amerikan destekli bir vakıfla işbirliği yapması, bu kimliğine ne kadar sadık kaldığı konusunda ciddi soru işaretleri doğuruyor. Amerikan neocon yapılanmaları ile kol kola giren bir liderin, ülkemize ve başkentimize ne gibi bir fayda sağlayacağı, ne tür tehlikeleri beraberinde getireceği sorgulanmalıdır.

Amerika’nın “demokrasi getirme” iddiasıyla müdahil olduğu ülkelerde yaşanan trajediler ortada. Irak, Libya, Suriye gibi örnekler, Amerikan politikalarının bu ülkeleri nasıl bir kaosa sürüklediğini göstermektedir. Bu vakıfların ve şirketlerin Türkiye’de de benzer bir ajanda güttüğü düşünüldüğünde, Yavaş’ın bu tür yapılarla işbirliği yapması, ülkemizin geleceği için büyük bir tehdit oluşturmaktadır.

Sonuç: Amerikalı Şirketlerle İşbirliğinin Tehlikeleri

Amerika’nın dış politikası ve onun uzantısı olan vakıflar, gittikleri her ülkede kaos, iç savaş ve bölünme getirmiştir. Türkiye gibi stratejik öneme sahip bir ülkede, bu tür yapılanmalarla işbirliği yapmak, ülkemizi aynı tehlikelere sürükleme potansiyeline sahiptir. Mansur Yavaş’ın NDI ile gerçekleştirdiği bu toplantı, sadece yerel yönetimlerin güçlendirilmesi amacı taşımamaktadır. Bu toplantı, Türkiye’nin iç işlerine müdahale edilmesi ve millî çıkarlarımızın zedelenmesi anlamına gelebilecek bir adım olarak görülmelidir.

Bu tür işbirliklerinin sonucunda, ülkemizin karşı karşıya kalabileceği riskler ve tehditler konusunda uyanık olmak, milli birliğimizi ve egemenliğimizi koruma sorumluluğumuzun bir parçasıdır. Amerikalı şirketler ve vakıflarla girilen bu tür işbirliklerinin ülkemize fayda sağlamayacağı açıktır. Bunun yerine, Türkiye’nin kendi milli politikalarını, bağımsız ve dış müdahalelerden uzak bir şekilde geliştirmesi gerekmektedir.