Polatlı Gündem Haber

reklam

Oğuz Oyan yazdı.. Parti olamamak

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
Oğuz Oyan yazdı.. Parti olamamak
65 views
23 Şubat 2025 - 10:57
REKLAM ALANI

(300x250px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

Parti olamamak
Bu karmaşa içinde aydınlanmacı ve bağımsızlıkçı Cumhuriyetçilerin birleşik hareketine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Kuşkusuz emeğin kitlesel gücüne dayanarak…

Konumuz CHP. 102 yaşına girmiş bir parti. Eğer Sivas Kongresi kuruluş kongresi olarak alınırsa 106. yılını idrak ediyor. Ne var ki epeydir bir siyasi kimlik bunalımı yaşıyor. Dinci-milliyetçi ve despotik nitelikli ve uzun süredir devletle özdeşleşmiş bir iktidar partisi karşısında çoğunlukla savunmada, hatta genellikle çaresiz konumda. Ama CHP’nin siyasi alternatif üretememekten daha önce gelen bir sorunu var: Parti olabilmenin, bir siyasi parti gibi davranabilmenin asgari koşullarını taşımakta güçlük çekmek veya bu koşullardan uzaklaşmış olmak. Önce buradan başlamak gerekiyor.

PARTİ OLAMAMAK NE DEMEK?
Bir siyasi parti, belirli amaçlar doğrultusunda ilke ve hedeflerini oluşturmuş, ideolojik ve programatik bütünlüğünü sağlamış bir siyasi kadroyu ve tabanı gerektirir. Bunlar yoksa, ciddiye alınabilecek bir siyasi partiden bahsedemeyiz. Düzen partileri açısından kuruluş ilke ve hedefleri esnetilmeye daha müsaittir, ama her durumda görece iyi tanımlanmış hedeflere/çıkar birlikteliğine sahip olmak ve bu uğurda görüş ve eylem birliği yapmaları beklenir. Kendilerini bütün sınıfların ortak çıkarlarını temsil anlamında kitle partisi olarak tanımlayan ana akım siyasi partiler de genellikle burjuvazi başta olmak üzere belirli toplumsal sınıfların/çıkar gruplarının sözcülüğünü yapmak üzere siyasi alanda örgütlenirler. Bazılarının bunun ötesine taşan ve kültürel/idari yapıyı da hedef alan emelleri bulunabilir.

Bu bağlamda, tüm karşıdevrimci ve yağmacı niteliğine rağmen AKP, bir parti gibi davranan bir siyasi harekettir. Bu parti, kültürel/anayasal yapıyı kendine özgü bir biçimde değiştirerek yeni bir rejim inşa etmek hedefleri bakımından sıradan bir sermaye partisi kimliğini aşan ve bu anlamda radikal bir İslamcı parti gibi davranan Türkiye’nin önde gelen siyasi hareketlerinden biridir.

Elbette işçi sınıfını ve emekçi katmanları temsil etmek üzere örgütlenen komünist ve sosyalist hareketler diğer düzen partilerini güdüleyen ilkeler/ilkesizlikler veya çıkar hedefleri bakımından bu karşılaştırmaya alınamazlar; bu sınıf partilerinin kuruluş saikleri ve ideolojileri ve kitle tabanları esasen belirsizliğe yer bırakmayacak ve esnetilemeyecek biçimde sağlam siyasi ilkeler ve hedefler üzerine oturmak zorundadır.

Tekrar CHP’ye dönersek, bu parti Cumhuriyetin kurucu partisidir ve başlangıç dönemlerinde sıkı tanımlanmış bir aydınlanma/kültürel dönüştürme, uluslaşma ve üretim güçlerini geliştirme programına sahiptir. Başka deyişle, parti gibi partidir. Bu duruşunu 1946’ya kadar iyi kötü sürdürebilmiştir. Sonrasında kendi ilkelerinden ödün vermeye başlamış, laiklik, devletçilik ve bağımsızlık ilkelerini esnetmeye yönelmiştir. Gerçi 1959’da İlk Hedefler Beyannamesi ve orada belirtilen hedeflerin 1961 Anayasasına yansımasına olan katkılarıyla, 1971 Askerî müdahalesine karşı duruşuyla 1980 öncesinde CHP’nin ilerici bir rol oynadığı dönemler olacaktır, ancak bir daha Kuruluş Dönemi radikalliğine dönüşü söz konusu olmayacaktır. CHP’nin ilkelerini rafa kaldırarak en fazla sağa kaydığı dönem ise 2010-2023 aralığındadır. AKP’nin kendi programını uygulamak konusunda giderek mesafe aldığı ve sertleştiği bu dönemde, CHP’nin yeni lideri 2010’da “laiklik tehdit altında değildir”den başlayıp 2023’te kendi CB adaylığı uğruna 38 sağ/dinci siyasetçiyi CHP listelerinden Meclis’e sokarak kendi finalini de oynayacaktır.

PARTİYİ KAYYUM YÖNETİMİNE SÜRÜKLEMEK!
Peki ya şimdi? CHP, doğru veya yanlış, gelecekteki seçimlerde Cumhurbaşkanı (CB) adayını belirlemek üzere bir önseçim kararı alıyor. Bunun kuşkusuz lehinde veya aleyhinde gerekçeler ileri sürülebilir; ama bunlar ancak karar süreci öncesinde geçerli olabilir. Örneğin CB adayının bu kadar erken belirlenmesi ve CHP’nin zamansız ve içeriksiz bir iç mücadeleye çekilmesinin sakıncalı yönleri vardır. Ayrıca “önseçimden” sonra ortaya eşbaşkanlı bir yapının çıkacak olmasının da… Buna karşılık, iktidarın peş peşe davalarla sıkıştırdığı İstanbul Belediye Başkanını adaylaştırmanın da bir savunma mekanizması olarak değeri olabilir. Şimdiki durumda ise, iki olası adaydan birinin önseçime katılmama kararı ve ikinci bir adayın da çıkmaması, bu önseçimi kısmen anlamsızlaştırmıştır. CHP yönetiminin iki aday adayının katılımını garantiye almadan süreci başlatması büyük bir zaafa dönüşmüştür. Bütün bunlara rağmen bir kez önseçim kararı alındıktan sonra buna artık parti içinden karşı çıkmak olamaz, adaylardan biri hem CB adayı olmaktan vazgeçmeyip hem de önseçime katılmama kararı veremez; “aday, hukuken Meclis Grubunda belirlenir” denilemez; bunlar ilkeli bir siyasi partide olmaz, iktidarın topyekûn saldırısı/kuşatması altındaki bir muhalefet partisinde hiç olamaz.

En yakın iktidar adayı olan bir siyasi parti liderliğinin/yönetiminin iki büyükşehir belediye başkanına söz geçirememesi, onları kontrolü altında tutamaması, aslında parti olamamak ve liderlik yapamamak bağlamında değerlendirilmelidir. Daha vahimi, Kasım 2023 Kurultayı hesaplarını kapatmak istemeyen, eski parti yöneticileri ile mevcut milletvekillerinin bir bölümünü de kapsayan bir CHP’li grubun, parti içinde ilkesiz, içeriksiz bir muhalefet örgütlüyor olmalarıdır (Deprem yıkımında büyük sorumluluğu olduğu halde 2024’te yeniden CHP adayı yapılan AKP kalıntısı eski Hatay Büyükşehir belediye başkanının AKP’nin değirmenine su taşıyarak bu kervana katılması aslında en az şaşırtıcı olanıdır). 2023 kurultayının iptaline ve yeni bir seçimli kurultaya kadar CHP’ye AKP tarafından kayyum atanmasına götürebilecek bu ihbar-ihanet sürecine katkıda bulunanların aynı parti çatısı altında nasıl bir arada kalmaya devam edebilecekleri ayrı bir sorundur.

CHP’nin bir program tartışmasından önce bir “siyasi erdem ve etik, ilke-ideoloji ve partililik değerleri” tartışmasına ihtiyaç duyduğu anlaşılmaktadır.

İKTİDARIN BÖLME-DAĞITMA STRATEJİSİ VE TÜSİAD
Muhalefet siyasetçilerinin büyük katkıları sayesinde, dinci-milliyetçi iktidar bloğu mevcut zayıflamış durumunda dahi muhalefeti hem partiler arasında bölmeyi hem de partiler içinden vurmayı başarabiliyor. Muhalefet partilerinin karşısında birleşmesini engellemeyi genellikle başarmıştı zaten; şimdi yargı-kayyum sopasıyla, İmralı açılımı havucuyla bunda yeni hamleler yapıyor. DEM, iktidardan sürekli sille yemesine rağmen, “hele bir açılımın ve Suriye denkleminin nasıl çözüleceğini görelim” tavrını aşamıyor. İktidar eğer CHP’yi kayyumla yönetme aşamasına geçmeyi de başarırsa, o zaman “erken seçimi kim daha fazla ister” oyununu bile oynayabilir!

TÜSİAD-iktidar ilişkileri de yeni gelişmelere gebe olabilir. Geleneksel sermaye birikim alanlarına fazla nüfuz edemeyen iktidarın eteklerindeki inşaatçı/müteahhit sermaye gruplarına ve Anadolu sermayesine (MÜSİAD’çı veya değil) belki biraz gün doğabilir. Ancak şimdiye kadar beceremediği böylesine büyük bir sermaye transferinin, ekonominin sıkışık ve ülkenin dış siyasi itibarının oldukça düşük olduğu bir konjonktürde yapılabilmesi kolay görünmüyor. Sonuçta TÜSİAD-iktidar ilişkilerinde bir yatışma beklenmesi her iki taraf için de en arzu edilir duruma tekabül edecektir. Ancak unutmayalım ki, bugüne kadar olanlar bile Türkiye’ye gelebilecek doğrudan yabancı yatırımları kesebilecek, Türkiye’den de hem yerli hem yabancı sermaye çıkışlarını hızlandırabilecek nitelikte gözükmektedir. Yerli sermayenin en azından bir bölümü hukuk ve mülkiyet güvenliği açısından ülke dışına çıkmayı uygun görürse, bir an bile duraksamayacaktır. Zaten tek atımlık açıklaması dışında kimse sermayeden demokrasi kahramanlığı beklemiyordur herhalde.

İşte tam da bu karmaşa içinde aydınlanmacı ve bağımsızlıkçı Cumhuriyetçilerin birleşik hareketine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Kuşkusuz emeğin kitlesel gücüne dayanarak…

 

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
REKLAM ALANI

(336x280px)

Anasayfa Sağ Bloka Esnek veya Sabit ölçülerde SINIRSIZ reklam alanını şablon olarak ekleyebilirsiniz. Şuan örnek olarak sadece 2 reklam kullanıldı.

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.