Bana sözün var Sırrı! Gitmek yok!
Kızın Ceren, yoldaşların, arkadaşların, sana “Abi” diyenler… Hastanenin karşısına asılan pankart “DİREN” diyor.
Ondan zerre kuşkum yok Sırrı. Direnirsin. O bilmediğin şey değil. Onu iyi bilirsin; 20’li yaşlarımızın başında, işkenceli polis sorgularında, her gün coplandığımız Mamak’ta geçtik direnişin rahle-i tedrisatından.
Oralardan gelip Meclis Başkanvekilliği kürsüsüne oturduğun yol hiç kolay değildi. Biliyorum, son zamanlarda “dostun attığı gül”ler de yaraladı seni. Onları bir derviş olgunluğuyla karşıladın.
Bir insan hapis yatacaksa senle yatmalı Sırrı, askerlik yapacaksa senle yapmalı… Bir sofrada oturup bir lokmayı paylaşacaksa senle paylaşmalı. Şanslıyım ki, hepsi oldu! Az şey paylaşmadık.
Hikâye anlatıcılığını kıskanmışımdır az biraz… Üzerine kitaplar yazılası şeyleri bir hikâye ile bir meselle öyle güzel anlatırsın ki, sana-bana-bize kalbini ve kulağını kapatmış olanlar bile tepeden tırnağa kalbe kulağa keser… Bunu biraz taklit etmeye çalışıyorum galiba.
Daha anlatacak çok hikâyen, meselin var. Bizi ağlatan filmler çektin, aynı zamanda güldüren… Ama daha çekilecek filmlerin var. Biliyorum.
Bana söz verdiğin o kamyon şoförü rolüne hazırlanıyorum Sırrı. Bak vallahi hazırlanıyorum. En azından bunu çekmeden gitmek yok. Geçen gün hastaneye de geldim, sözünü hatırlatayım diye. Hissetmişsindir.
Herkes bir şey bekliyor senden. Kimileri çok şey. Yoruldun da biliyorum. Benimkisi çok şey değil ki. Sözünü tut Sırrı, o filmde bana kamyon şoförünü oynatmadan gitmek yok.
Gitmek yok, Sırrı!