TÜRKİYE HÜKUMETİNİ SURİYE’DE SORUMLULUK ALMAYA DAVET EDİYORUZ

Yanı başımızdaki komşumuz Suriye’ye 12 yıldır hakim olan siyasi istikrarsızlık ve kaos ortamı ülkemizi de tehdit ediyor. Bu kargaşa ve çatışma ülkemize hem ekonomik ve sosyal sıkıntıların ve hem de güvenlik endişelerin artması olarak yansımaktadır.
Suriye’de rejim değişikliğinden hemen sonra Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ile yaptığımız görüşmelerde ifade ettiğimiz, Şam Büyükelçiliğimizin güvencesinde Lazkiye, Tartus ve Şam’ı kapsayan bir heyet ziyareti talebimiz halen siyasi bir karar olması gerekçesiyle onay beklemektedir.
Suriye’de yaşanan saldırılar, köy baskınları ve genel hak ihlalleri ile ilgili gerçek bilgileri tespit edip, raporlayıp Şam büyükelçiliğimize, Suriye geçici hükümetine ve kamuoyuna bildirmek asıl amacımız. Hiç bir inanç farkı gözetmeksizin, tüm Suriyelilerin güven içerisinde yaşamasının en temel insan hakkı olarak korunması için sorumluluk almaya hazırız.
Öte yandan, şunu da ifade edelim ki, Suriye’de oynanmakta olan oyunun farkındayız. Farklı inançlara sahip tüm insanların aynı güvenlik kaygısını yaşadığını biliyoruz.
İsrail’in, İran’ın, ABD’nin, Fransa’nın müdahil olduğu ve sinsi hesaplar yaparak Suriye’de yaşanan bu kargaşa ve kaosu ülkemiz içine de sıçratma planlarına karşı, Türkiye Hükumetinin daha aktif bir şekilde, hiç bir ayrım yapmaksızın tüm inançlara eşit mesafede yaklaşarak, inanç özgürlükleri ve temel insan hakları zemininde Suriye’de barışın hakim kılınmasında aktif rol almasının ve somut adımlar atmasının doğru olacağına inanıyoruz. Buna gerekirse, sınır kapılarının açılarak insani yardıma başlanması da dahildir. Suriye’de yaşanan bu dramın önlenmesi bizim sorumluluğumuzdadır.
Alevi Vakıflar Federasyonu (AVF), tüm kurumlara eşit mesafede duran ve inancı ideolojik bayrak yapmayan, Türkiye’nin birliği ve bütünlüğünü ön plana alan bir inanç kurumu olarak, tabii ki sorumlu davranmaya devam edecektir.
Alevi Vakıfları Federasyonu olarak ülkemizin dört bir yanındaki bu ateş çemberinden toplumsal birlik ve beraberlik içerinde çıkması en büyük arzumuzdur. Bu bağlamda gerek kamu gerek sivil toplum olamak üzere tüm kurumları birleştirici ve bütünleştirici bir dil kullanarak bölgede barışa katkı sunan bir tavır almaya davet ediyoruz.