Polatlı Gündem Haber

reklam

Göçmen düşmanlığı, sol ve enternasyonalizm

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
Göçmen düşmanlığı, sol ve enternasyonalizm
67 views
10 Mart 2025 - 9:10
REKLAM ALANI

(300x250px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

Göçmen düşmanlığı, sol ve enternasyonalizm

Ercüment AKDENİZ* – Gazeteci

Küresel dünyanın yeniden şekillenmesinde gündeme gelen “Orman Kanunları” geçiş döneminin en özlü tanımlarından biri olsa gerek. İkinci Dünya Savaşı sonrasında oluşan dengeler ce artık eskide kalan normlar hızla çatırdıyor, terk ediliyor. “Yeni Dünya Düzeni” yani hegemonik güç paylaşımı ekseninde aslında “Yeni Savaş Düzeni”ne geçilerek belirleniyor.

Kitlelerin hem yeni savaş düzenine hem de emperyalist savaş politikalarına çekilmesi için şovenizme ihtiyaç duyuluyor. En genel anlamda yabancı düşmanlığı ve onun çok özel bir türevi olan göçmen düşmanlığı bu nedenle küresel çapta zirve yapmış durumda. Sağ ya da aşırı sağ olarak ifade edilen neofaşist parti ve akımlar da göçmen düşmanlığına başvuruyorlar. Trump, Meloni, Orban ve benzerleri iktidara böyle yürüdüler. Le Pen ya da Almanya’da AfD’nin yükselişini de bu kapsamda görmek mümkün. Merkez sağ partilerin yanı sıra bugünkü Sosyalist Enternasyonal’de bir araya gelen sosyal demokrat partilerde hızla sağ ve göçmen karşıtı politikaya yaklaşıyorlar. Solun sağcılaşması da denebilir buna. “Madem göçmen düşmanlığı aşırı sağı yükseltiyor, o zaman biz de göçmen karşıtlığına başvuralım” şeklinde bir siyaset son derece tehlikeli bir şekilde solu sarıyor.

İKİ YÜZYILLIK KARŞILAŞTIRMA
Kapitalizmin ilk teknolojik sıçramalarıyla birlikte İngiltere ve Fransa ilginç görünümler verdi. Bu görünümler bugünkü bazı politik sorunları daha iyi anlamanız için tarihsel ipuçları veriyor. Manş Denizi’nin iki kara parçasında, iktisadi ve politik devrimlerin atmosferinde göç sorunu ve buna bağlı olarak göçmen karşıtlığı başından itibaren tartışma konusu oldu.

Örneğin 1790’da toprak sahibi sınıflar, yoksulların göçünün Londra’ya akmasını engellemek için Speenhamland anlaşmasını imzaladılar. Bu anlaşmaya göre aç ve mülksüz en alt tabakadan köylüler ekonomik bakımdan “ölmeyecekleri” kadar bir gelir desteğine kavuşacaklardı. Fakat anlaşma büyük göçü durduramadı. 1820’lere gelindiğinde yeni İngiltere proletaryasının yüzde 20’si İrlandalı köylülerden oluşuyordu. Ne ilginçtir ki, Sosyalist Enternasyonal’in 1904 Stutgart ve 1907 Amsterdam kongrelerinde de tersten bir tartışma yaşandı. Sağ ve reformist kanat, Avrupa kentlerine göçmen işçilerin girişinin yasaklanmasını isterken, sol ve devrimci kanat böylesi bir yasağı proletarya enternasyonalizmine aykırı buluyordu. Sağ kanat göçmen işçilerin ucuz emek nedeniyle işçi sınıfı üzerinde baskı yaratacağını, bu nedenle bunun kapitalistlerin işine geleceğini söylüyordu. Sol kanat ise din, dil, ırk ayrımını reddediyor, yerli-göçmen işçilerin tek potada örgütlenmesini savunuyordu.

Bugüne yani 2025’ler Avrupa’sına geldiğimizde bugünkü Sosyalist Enternasyonal’in göçmen karşıtı yasalara imza atmaktan çekinmeyen sosyal demokrat partilerden oluştuğunun altını çizmek gerekir.

SERMAYENİN YEDEK ORDULARI
1820’ler ve 1830’ların İngiltere ve Fransa’daki sınıfsal dönüşümü göç politikalarında çarpıcı başka örnekler de veriyor.

Örneğin o dönemde İngiltere’de işçi sınıfı nüfusunun 4’te 1’i kadarı kadın ve çocuk işçilerden oluşuyordu. Savunmasız ve görece yumuşak başlı bu işçilere fabrika sahipleri daha kolay baş eğdirebiliyordu. Elbette bir diğer savunmasız işçi grubu göçmenlerdi. Vahşi kapitalist sömürü öyle bir raddeye ulaştı ki, fabrikada öğütülen, kötürüm hâle gelen çocuk işçiler nedeniyle askeri ordular piyadesiz kalmaya başladı. Sermayenin yedek işçi ordusu büyüdükçe askeri ordunun yedekleri azalıyordu. Bu durum şikâyet konusuydu.

Bugün sermayenin yedek işgücü olarak göçmenler, sadece istihdam ve sömürü aracı olarak görülmüyorlar. Göçmenler, Fas, İsrail vb. örneklerde olduğu gibi “yedek savaş gücü” ya da paramiliter savaş gücü olarak da ele alınıyor. Yeni Savaş Düzeni’ne geçerken dikkatle izlenmesi gereken bir husustur bu. Dolayısıyla göçmen düşmanlığı üzerinden kışkırtılan şovenizm kendisine yeni bir manivela bulmuş görünüyor. Şovenizme karşı mücadele sadece fabrikaların değil savaş sahasının da bir konusu artık.

GÖÇMENLERİN NEOFAŞİZME YEDEKLENMESİ
1830’lar göç yoğunlaşmasında Paris ilginç bit sosyo-mimari oluşturmaktaydı. Sınıfsal ayrım apartman dairelerine kadar yansımıştı. Varlıklı burjuva aileler genellikle kent merkezinde kurulu apartmanların birinci katlarını alırdı. Üste doğru diğer katlarda ekonomik gücüne göre zanaatkâr kesim otururdu. Çatı katı her zaman en yoksul ve göçle gelen proleter ailelere kalırdı.

Daireler bazında görülen bu kategorileşme 21’inci yüzyıl ABD’sine ve Avrupası’na da ilginç miraslar bırakmış durumda. Öyle ki son birkaç seçim sonucuna bakıldığında ilk kuşak göçmenlerin ya da onların artık ‘vatandaş’ olmuş çocuklarının, sonradan gelen göçmen ve mültecilere karşı bilendiklerini görüyoruz. Otoriter sağ liderler ya da partiler propaganda hedefini de değiştirmiş durumda. Son ABD ve Almanya seçimlerinde göçmen kökenli vatandaşların kitlesel oranda neofaşist partilere yönelmesi dikkati çekti. Dolayısıyla yeni sınıfsal dizilişte şovenizmin yedeğine düşürülen işçiler artık sadece yerli işçilerden oluşuyor, göçmen işçiler de bölünerek bu geçici dalgaya dâhil ediliyorlar.

KİNİ TÖRPÜLEYEN BİLİNÇ
Gerek kapitalizmin yeni sömürü teknikleri gerekse emperyalizmin yeni savaş düzeni, böl-yönet taktiği içine göçmen toplulukları da alıyor. Fakat her şey umutsuz değil. Zira geride bıraktığımız 200 yıl sınıf mücadelesinin örnekleriyle dolu.

Yine 1820’ler İngiltere’sinden örnek vererek bitirelim. O dönemin fabrikalarında ve kenar mahallelerde aynı sefaleti yaşasalar da İngiliz Protestan işçilerle İrlandalı Katolik işçiler arasında çok sık kavga ve gerilimler yaşanıyordu. Bu yapay ayrım işverenlere karşı mücadelede de işçilere darbe vuruyordu. Fakat sınıf bilinci ve ortak örgütlenme, İngiliz işçilerin yabancılara ve Papacılara karşı kinini de törpülemeye başladı.

21’inci yüzyıl kendine yakışan sınıf bilinci ve enternasyonalizmi yeniden bir meşaleye dönüştürebilir mi? Karanlık tünelin ucunda başka bir ışık görünmüyor.

*Silivri’deki Marmara Cezaevi’nden yazdı

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
REKLAM ALANI

(336x280px)

Anasayfa Sağ Bloka Esnek veya Sabit ölçülerde SINIRSIZ reklam alanını şablon olarak ekleyebilirsiniz. Şuan örnek olarak sadece 2 reklam kullanıldı.

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.