Bu rejimle geçinemiyoruz
İktidar, savaş söylemi, çözüm süreci tartışmalarıyla gündemini belirlemeye, Meclis muhalefetini kendi minderine çekmeye çalışırken milyonlar “Bu rejimle geçinemiyoruz” diyor. Karadeniz’deki yaşam savunucularından kayyumlara karşı direnenlere, Polonez işçilerinden sağlık emekçilerine dek halk ses yükseltiyor.
Saray yönetimi “yumuşama, normalleşme, çözüm süreci, iç cephe, savaş” söylemleriyle siyaseti konsolide etmeye çalışırken milyonlar “Bu rejimi istemiyoruz” mesajı veriyor. En büyük korkusu toplumsal muhalefetin büyümesi olan ve en küçük itiraza bile tahammül edemeyen iktidarın inşa etmeye çalıştığı korku duvarları yıkılıyor.
Geçen hafta Ankara’da “Geçinemiyoruz” mitinginde bir araya gelen emekçiler, aylarca grev yapan ve başkente yürümeye hazırlanan Polenez işçileri, Ege’de, Karadeniz’de ağacı, suyu, toprağı, doğası için mücadele eden yaşam savunucuları, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a İsrail ile ticareti sordukları için yaka paça gözaltına alınıp tutuklanan gençler, sokak röportajında hükümeti eleştirdiği için hapse atılanlar, fındığı, çayı, mahsulü için ses çıkaran tarım emekçileri, özlük hakları için mücadele eden aile hekimleri, veterinerler, ataması yapılmayan, mülakatın kaldırılmasını isteyen öğretmenler, adalet peşinde koşan aileler, kayyumlara karşı iradesine sahip çıkanlar, savaşa karşı barıştan yana olanlar, gerici politikalara karşı laikliği savunanlar kısacası toplumun her kesiminden milyonlar, ülkenin dört bir yanında Saray rejimine karşı ses yükseltiyor.
• Kayyumlara karşı halk iradesi: Kayyum kozunu çıkaran Saray rejimi, CHP ve DEM Partili belediyelere art arda kayyumlar atandı. Esenyurt, Batman, Mardin, Halfeti, Kayapınar, Bahçesaray, Dersim, Ovacık belediyelerine atanan kayyumlar ülkenin dört bir yanında protesto edildi. Birçok kentte kayyumlara karşı nöbet tutan binlerce yurttaş “irademe dokunma” mesajı verdi. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Van Büyükşehir Belediye Başkanı DEM Parti’li Abdullah Zeydan hakkında Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nce, yasaklı haklarının iadesine ilişkin kararın usulsüz şekilde verildiğini belirterek, bozulmasına karar verildi. Daire, dosyanın yeniden karar verilmek üzere Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesini kararlaştırıldı. Van’da dün açıklama yapan demokratik kitle örgütleri, mahkemenin Abdullah Zeydan kararını bozmasını protesto etti. Esenyurt’ta CHP’nin başlattığı kayyum nöbeti ise dün de devam etti. DEM Parti grup başkanvekilleri ile milletvekilleri kayyum atamalarına tepki göstermek amacıyla TBMM’de eylem yaptı.
• İşçiler yürüyor: Polonez işçileri, kötü hava koşulları ile baskı ve tehditlere rağmen fabrika önünde işe iade talebiyle direnmeye devam ediyor. İşe iadeleri yapılmayan işçiler bugün saat 11.00’de Çatalca Adliyesi önünde toplanacak. Burada basın açıklaması gerçekleştirecek işçiler, ardından Ankara’ya “Anayasal Hak Yürüyüşü” başlatacaklarını duyurdu.
• Sağlıkçılar grevde: Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’nin geri çekilmesi için iş bırakma kararı alan aile hekimleri ile aile hekimliğinde çalışan ebe ve hemşireler uyarılarını tekrarlamak üzere dün bir kez daha iş bırakma eylemi başlattı. Sağlık Bakanlığı’nın itiraz edilen yönetmeliği ısrarla uygulamaya koyduğunu belirten aile hekimliği çalışanları ‘‘Hasta ile bizi karşı karşıya bırakıyorsunuz. Hem yönetmeliği hem kanun teklifini geri çekin” dedi. Yurt genelinde sürecek olan iş bırakma eylemleri 5 gün sürecek. Türk Tabipleri Birliği ile 14 örgütün kararı doğrultusunda yapılan eylemler süresince Aile Sağlığı Merkezleri sağlık hizmeti sunmayacak.
• İsrail ile ticareti soranlar içeride: AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT World Forum etkinliğinde konuşurken İsrail ile ticaretin kesilmesi yönünde slogan attıkları için 9 genç tutuklandı. Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hukuk İşleri Başkanı Alev Sezen, “Tutuklananlar gözaltındayken eziyet gördüler, 18 saat aç bırakıldılar, namaz ve lavabo ihtiyaçları için saatlerce bekletildiler. Cezaevine girişte kızlarımızın başörtüsü kesilmiş, mendil kadar bırakılmış, sağa çekseler sol taraflarından sola çekseler sağ taraflarından saçları gözüküyor” açıklaması yaptı.
• Yaşam savunucuları isyanda: Yaşam hakkı savunucuları, Kadıköy İskele Meydanı’nda bir araya gelerek kadın ve çocuk cinayetlerine tepki gösterdi. Yaşam hakkı savunucuları ayrıca, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) Hayvanları Koruma Kanunu’nun iptal edilmesi yönündeki çağrılarını da yineledi.
• Doğası için direnenler: Çanakkale’den Muğla’ya, Eskişehir’den Trabzon’a, Artvin’den İstanbul’a ülkenin dört bir yanında doğa savunucuları yaşam alanlarına sahip çıkmak için alanlara çıktı. Cengiz Holding’in Kazdağları’nda başlattığı doğa tahribatına karşı yurttaşların direnişi 36. gününü geride bıraktı. Danıştay’dan gelecek kararı bekleyen yaşam savunucuları ile köylüler, soğuk ve fırtınaya rağmen mücadelelerini sürdürüyor. Trabzon’un Uzungöl bölgesinde yapılması planlanan HES projesine karşı da bölge halkının ve yaşam savunucularının başlattığı nöbet üç haftayı geride bıraktı. Artvin Hopa’da yaşam alanlarını savunmak isterken köylülere ateş açılması sonucu hayatını kaybeden Reşit Kibar için başlatılan ‘yaşam nöbeti’ de devam ediyor.
• Baskılara direneceğiz: Geçen hafta Ankara merkezli 31 ilde düzenlenen operasyonlar kapsamında aralarında siyasetçi, sanatçı, gazetecin ve sendikacının da olduğu çok sayıda kişi gözaltına alınıp tutuklandı. Gözaltı ve tutuklamalara yönelik tepkiler ise sürüyor. Pek çok kentte yapılan eylemlerde “baskılara boyun eğmeyeceğiz” mesajı verildi.
• Binler Kartal’dan seslenecek: İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri, 8 Aralık’ta Kartal’da “İnsanca Yaşam” mitingi düzenleyecek. Mitinge çağrı yapan siyasi partiler, “Halk için bütçe, halk için demokrasi; vergide adalet ve zenginlere servet vergisi; insanca yaşayacak asgari ücret” talepleriyle Erdoğan-Şimşek programına tepki göstereceklerini belirtti.
MÜCADELE BÜYÜYECEK
Tüm Emeklilerin Sendikası Genel Başkanı Zeynel Abidin Ergen: İktidar sahipleri, elbirliği ile halkın geniş kesimlerinin ekonomi ile başa çıkamayacağı bir tabloyu inşaa etti. Tüm Emekliler Sendikası olarak biz de tam da bu tablo karşısında haklarımız için bulunduğumuz her alanda mücadelemizi sürdürüyoruz. Geçtiğimiz günlerde KESK’in çağrısıyla düzenlenen mitingde de bunu hep birlikte açığa çıkartmış olduk.
Alanda en güçlü katılımı sağlayan örgütlerden biri olarak, taleplerimizi olabildiğince anlatmaya çalıştık. Diğer bir yandan da demokrasiyi ortadan kaldıran tek adam rejimine karşı gelişin seslerini oluşturduk. Ekonomiye dönük taleplerimiz de sorunların asıl kaynağı olan sisteme karşı bütünleşti. Bugün sistemle uyum içerisinde olan Memur-Sen dâhil konuşulan yüzde 12’lik zamlara ‘‘Böyle bir şey olamaz’’ diye tepki veriyor. Yarattıkları sistem kendi yandaşlarını bile tepki verdirtmek durumunda kalıyor. Çünkü emeği görmezden gelip, enflasyon rakamlarıyla oynayıp, yoksullaşmayı kalıcı hale getiren bu sistemin kendisi. Dolayısıyla bulunduğumuz her yerde bizim mücadelemiz aslında bu tek adamcı rejimle mücadele etmekten geçiyor. Görünüyor ki önümüzdeki günler bu pratiklerin artacağı zaman dilimleri olacak. Eylemselliklerin ve bir araya gelişlerin sıkılaştırılacağı, demokratik direnişlerle bu rejime karşı mücadelenin büyütüleceği bir sürece giriyoruz.
KORKU DUVARLARI AŞILDI
KESK MYK Üyesi Sema Pınar: 30 Kasım’da Ankara’da yaptığımız ‘Geçinemiyoruz’ mitingi, tüm kesimlerin ortak zeminlerde itirazını yükselteceğini göstermek açısından önemli bir gün oldu Miting özellikle, 10 Ekim katliamından sonra ilk defa bu ölçüde bir araya gelebilen demokratik kitle örgütlerinin, siyasi partilerin, sendikaların bu rejime karşı bir arada durabileceğini gösterdi bizlere. Binlerce yurttaş o korku duvarının ortadan kaldırıldığını da kanıtladı tüm ülkeye. Bugün ülkenin en büyük sorunu ekonomik krizin yanı sıra sorunların yaratıcısı olan düzen ve sistem karşıtlığı üzerinden binlerce yurttaş taleplerini haykırabildi. Bu yanıyla hem bu iktidar blokuna karşı bir arada mücadele etmenin hem de önümüzdeki süreçte bu mücadeleyi yükseltmenin geçtiği yolu da gözlemleyebildik. Yani bugün sokağın sesinin örgütlenmesinin bu rejime en iyi cevap olacağını gösterdiler. Diğer bir yandan kendimize özeleştiri çıkarabileceğimiz bir günü de geride bıraktık. Kitlesine de yabancılaşmaya başlayan bir KESK, mitinge katılım çalışmalarında da kitlesini harekete geçirmeyi başardı. Özellikle büyükşehirler dışında kalan illerimizdeki bu hareketlilik gelecek dönemin mücadelesi açısından önemli bir yer oturuyor. Öte yandan farklı kesimlerden farklı taleplerle bir araya gelen yurttaşların barikatı rejimle mücadeleye kurduğu yerde sendikaların da bu mücadeleyi ileri taşımaktan başka bir seçeneği olamaz. Gelecek dönem de bu anlamıyla bu hattın etrafında ilerleyecektir. Önümüzde 45 günlük bir süreci planlama aşamasındayız. Yeni maaşların belirlenmesi, asgari ücret ve bütçe görüşmeleri gibi 3 önemli başlık var. Bunun için gerekli kurullarımızda da yol haritamızı oluşturmak için planlamalar yapılıyor. Kısa süre içerisinde şekli tartışılır ancak eylem planı oluşturacağız. Daha geniş çerçevede ise KESK açısından 2025 mücadelenin daha yükseleceği döneme girmenin elzem olduğu ortada. Ülke gündemlerinin yanı sıra yeni yılda Mayıs’ta yetki sürecimiz, Ağustos’ta TİS görüşmeleri olacak. O sebeple ‘Geçinemiyoruz’ mitingi birleşik emek mücadelesinin de bir kez daha ihtiyacını ortaya koyarken rejime karşı mücadele olanakları açısından da bir başlangıç oldu.
ÖRGÜTLÜ MÜCADELE ŞART
DİSK Genel Başkan Yardımcısı / Birleşik Metal-İş Genel Başkanı Özkan Atar: İktidar bloğunun özellikle son 4 yıl içerisinde uyguladığı ekonomi politikaları esnafı, emekliyi, dar gelirliyi sefalet ve açlık noktasına getirdi. Gelir dağılımındaki adaletsizliklerin yaratılan ekonomik krizle beraber hukukun tasfiyesi, baskıcı politikalar da ülke sorunlarının siyasal niteliğini açığa çıkardı.
Kamu çalışanlarının geçinemiyoruz sloganıyla bir araya geldiği miting de yurttaşların bu rejime karşı çıkışına dönüştü. Gençlerin, kadınların, demokratik kitle örgütlerinin, siyasal partilerin, örgütsüz emekçi kesimlerin yani demokrasi ve özgürlük mücadelesi içerisinde olan tüm kesimlerin iktidarın yarattığı yoksulluğu, uyguladığı baskıcı politikaları teşhir eden bir özellik kazandı. Binlerce yurttaş sloganlarıyla, açtığı pankartlarla bu rejime karşı mücadele edeceklerinin seslenişini gerçekleştirdi.
IMF direktifi ile hazırlanan orta vadeli program ile gelir dağılımındaki adaletin daha çok bozulacağı, yoksulluğun daha fazla artacağı bu noktada da 2025 yılındaki mücadele hattı da bu iktidar blokuna ve yarattığı sisteme karşı olacak. Bu mücadele yöntemleri de bulunduğumuz her alanda kendini yükseltecek bir pozisyona ulaşıyor. Önceki gün toplu iş sözleşmesinin tıkanmasıyla Hitachi Energy’e ait 4 fabrikada başlayan grevlerimiz de bunun bir göstergesi. Metal sektöründe başka fabrikalarda önümüzdeki haftalarda da grevler başlayacak.
Yani sermaye yanlısı, işçi düşmanı politikalara karşı lokal biçimde yürüyen mücadeleler, örgütlenme mücadeleleri sınıfsal nitelikleriyle beraber siyasal alanda da yıkıcı etkilere dönüşme aşamasına ulaşacak.
Öte yandan önümüzde asgari ücret, kamu çalışanlarına ve emeklilere yapılacak zamlar ile bütçe görüşülecek. Bu süreçlerin de çeşitli demokratik eylemliliklerle hem sermaye hem de iktidar bloku üzerinde bir baskı sürecine dönüşmesi gerekiyor.
DİSK olarak pazartesi günü bir asgari ücret raporu açıklayacağız. Bununla beraber de bir mücadele takvimi çıkaracağız. Ancak topyekün birlikte bir mücadele hattı örmemiz gerektiğinin de farkındayız. Tüm sendikaların da bu sürece dâhil olması gerekli.
Şimdiden çok net bir tablo var önümüzde. 2025 yılı mücadelenin artarak devam edeceği bir yıl olacak. Bu anlamda emek demokrasi ve hak ve özgürlüklerden yana olan tüm kesimlerin sahiplenmesini ve tüm bu sorunların kaynağına karşı örgütlü bir mücadele yürütmesi gerekli.