Kimileri ellerinin küçüklüğüyle dalga geçerken, Trump, peş peşe sıraladığı yalanlarla herkesi püskürtüp, tekrar Amerikan İmparatorluğu tahtına oturdu. Daha koltuğunu ısıtmadan, yeryüzünün en çirkin savaş suçlusunu ağırladığı sarayda, o savaş suçlusu zevkten dört köşe izlerken, gram aklı olan herkesi şok eden laflar etti:
Gazze’yi devralacağız. Ona sahip olacağız. Dümdüz edip Ortadoğu’nun Rivierası olarak yeniden inşa edeceğiz. 1,7 milyon Filistinliyi de başka ülkelere göndereceğiz. Gerekirse asker kullanacağız!
Gazze’yi cehenneme döndüren Netanyahu, “Beyaz Saray’a gelmiş geçmiş en büyük İsrail dostu”ndan Filistinlilerin de o cehenneme dönmek istemeyeceğini dinlerken, Trump’ta kendisini görmüş, hatta onun kendisinden de çok Netanyahu olduğunu düşünmüş olmalı!
Daha çok savaş, yıkım ve ölüm demek olan “ABD’nin Gazze’de uzun vadeli bir sahiplik pozisyonu”nu ve “bu toprak parçasına ABD’nin sahip olması, geliştirmesi ve binlerce iş yaratması fikrini” güya Trump’ın konuştuğu herkes sevmiş! Kiminle konuştuysa?
Oysa herkes, çarşamba günü Erdoğan’la ortak basın toplantısı yapan Alman Cumhurbaşkanı Steinmeier bile, bu “etnik temizlik” projesinin saçma ve kabul edilemez olduğunu söyledi. 2023 Kasım’ında Almanya’da Steinmeier’in yanında “Bizim İsrail’e borcumuz yok. Borçlu olsak bu kadar rahat konuşamazdık. Borçlu olanlar rahat konuşamıyor.”, diyerek Netanyahu’ya demediğini bırakmayan Erdoğan susarken!
Şu ana kadar da “Netanyahu’dan daha Netanyahu Trump”a, onun Gazze planına, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne yaptırım kararına karşı bir türlü “rahat” konuşamadı!
Hani Türkiye’nin savunması Gazze’den başlıyordu, hani İsrail’in asıl hedefi Türkiye’ydi? İşte Trump, Gazze’ye Netanyahu’nun bile cesaret edemeyeceği şekilde daldı. İktidarın tepkisi Hakan Fidan’ın açıklamasıyla kaldı!
Neyse, biz şimdi dünyaya hükmeden imparator havalarındaki Trump’ın, çöküşteki imparatorluğunun sarayında, nasıl bu kadar rahat konuştuğuna bakalım!
25 yıl önce dünyanın en büyük 10 bankası arasında sadece bir Çin bankası varken, bugün 10 büyük bankanın ilk dördü Çinli. Herhangi bir ülkede herhangi bir caddeyi 5 dakika gözleyin ve gördüğünüz Çinli otomobil sayısını 5 yıl öncesiyle kıyaslayın. Ekonomide, finansta, teknolojide, yapay zekâda ve askeri alanda Çin, ABD ile arasındaki farkı hızla kapattı ve kimilerinde onu geçti. Asya ve Afrika’da etki alanlarını ABD’nin ötesine taşıdı. ABD dünyanın en borçlu devletlerinden biri ve Çin de ona borç verenlerden!
Kapitalizmin en güvenilir kurumlarının verileri de ABD’nin artık çöküşte bir imparatorluk olduğuna işaret ediyor. Ve düşüşteki bu imparatorluğun tepesine, düşüşün hız kazandığı zamanlarda, ileri zekâlı bir emlakçı oturdu!
Tarih, düşüşteki imparatorlukların liderlerinin akıl dışı kararlar alarak çöküşlerini hızlandırdıklarının örnekleriyle dolu. Çin’de İmparator Yongle (1402–1424) korsanlar korkusuyla diğer ülkelerle ticareti durdurup içe kapanınca hanedanlığın çöküşünü başlatmıştı. Trump’ın Çin’e ve diğer ülkelere koyduğu yüksek gümrük vergilerinin dönüp vuracağı da ABD.
Düşüş dönemine denk gelmese de askerlerinin “Küçük Çizme” adını taktıkları Roma İmparatoru Caligula’nın “deliliği” de Trumpgiller için derslerle dolu!
Kendisini gücün zirvesinde hisseden Caligula (MS 37-41), denize savaş açıp askerlerini Manş Denizi kıyısından dalgalara saldırtmış, sonra zafer ilan edip savaş ganimeti olarak toplattığı deniz kabuklarını da fetih kanıtı olarak sergiletmişti.
Küçük Çizme’nin hükümdarlığı dört yılda ve feci bitti!
Küçük El, biraz tarih okusa ve düşüşteki imparatorlukların kibirli, aptal hamlelerinin sonunun ne olduğunu görebilse, bir direniş abidesi olan Filistinlilere ve Gazze’ye uzanır mıydı?