Halk gönderecek
KESK’in ‘Geçinemiyoruz’ sloganıyla Ankara’da düzenlediği mitingde binlerce yurttaş, iktidarın yarattığı sorunlara karşı bir araya geldi. Mitingde rejime son vermek için birleşik mücadelenin önemine vurgu yapıldı.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (KESK) çağrısıyla dün binlerce yurttaş, Saray rejiminin ülkede yarattığı sorunlara karşı bir araya geldi.
Ankara, Tandoğan Meydanı’nda ‘‘Geçinemiyoruz’’ sloganıyla yapılan mitinge kamu emekçilerinin yanı sıra Ankara Tabip Odası, TMMOB, DİSK, Tüm Emeklilerin Sendikası, Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, Eğitim Sen, DEM Parti, SOL Parti, EMEP, TİP, Halkevleri gibi birçok emek meslek örgütü ve siyasi parti de destek verdi. AKM Metro önünden Tandoğan Meydanına yapılan yürüyüşte, ‘‘Genel grev, genel direniş’’, ‘‘Yaşasın iş, ekmek özgürlük mücadelemiz’’, ‘‘Savaşa değil emekçiye bütçe”, ‘‘Birleşe birleşe kazanacağız’’, ‘‘İnsanca bir yaşam istiyoruz’’ sloganları atıldı.
Mitinge Tüm Emeklilerin Sendikası ve SOL Parti’nin kitlesel katılımı dikkat çekti. SOL Parti yürüyüşte, “Yok Başka Yolu Bu Saltanat Bitecek” pankartı taşırken, miting konuşmalarında da bu rejime son vermek vurgusu öne çıktı.
Öte yandan miting konuşmasını KESK Eş Başkanları Ahmet Karagöz ve Ayfer Koçak gerçekleştirdi. Koçak ve Karagöz konuşmalarına özelleştirmeye karşı direnişe geçen Çayırhan maden işçilerini, SASA işçilerini, Grevdeki belediye işçilerini selamlayarak başladı.
BOZUK DÜZENDE SAĞLAM ÇARK OLMAZ
Mitingde konuşan Koçak, ‘‘Bozuk düzende sağlam çark olmayacağını her gün daha ağır bir biçimde yaşamaya devam ediyoruz. Çünkü bu bozuk düzenin çarkları yıllardır dönmeye devam ediyor. Çarklar; yıllardır ülkemizi emperyalist kapitalist sisteme, yabancı ve yerli tekellere daha fazla bağımlı hale getiren uluslararası sermayenin yağmasına yol açan neoliberal politikalarla dönüyor. Bu ülkede çarklar; yıllardır borçlanmaya, ranta, betonlaşmaya dayalı bir ekonomik model üzerinden dönüyor. Çarklar; sağlık ve eğitim başta olmak üzere kamu hizmetlerinin piyasaya açılması, kamu alanına yapılan yatırmaların alabildiğine sınırlanması üzerinden dönüyor’’ dedi.
Ortalama bir ev kirasının 25 bin TL olduğunu vurgulayan Koçak, ‘‘Kamu emekçilerinin ortalama maaşı yoksulluk sınırının yarısında kalıyor. Kamu emekçilerinin maaşı emekli olduğunda 1/3’ e düşmektedir. Böylece emekli olma hakkımız açıkça gasp ediliyor. Kamuda tasarruf paketine göre emekli olan kadar istihdam açılacakmış. Bu ne demek biz emekli olamayacağız, gençlere de kamuda istihdam yok demek. Emekçilerin TÜİK’e göre bile, sadece yüzde 34’ü kayıtlı ve tam zamanlı bir işte çalışıyor. Kadınlar açısından durum daha da vahim. Kadınların sadece yüzde 20’si kayıtlı ve tam zamanlı istihdamda çalışabiliyor’’ diye konuştu.
Koçak şu ifadelere yer verdi: ‘‘Bugüne kadar yapılan birbirinin kopyası bütçelerde emekçilerin, halkın talepleri, kadınların talepleri hiç dikkate alınmadı. Kamu gider ve gelirlerinin belirlenmesinde bizlere hiçbir söz hakkı tanınmadı. Yani bütçe hakkımız yok sayıldı. Bizden toplanan vergilerle oluşturulan bütçeden aslan payı ne eğitime ne de sağlığa ayrılıyor. Çünkü bütçeden aslan payı yine faize, müşteri garantili şehir hastanelerine, yol, köprü, havaalanı, tünel inşaatı müteahhitlerine, ‘beşli çeteye’, sermayeye, savunma ve güvenlik adı altında silah sanayisine, çatışma ve savaşa, sarayın itibarına ve şatafatına gidiyor. Halkın itibarı ise ayaklar altına alınıyor. Toplanan her 100 TL verginin: 18 TL’sinden sermayeye, patronlara tanınan muafiyet ve istisnalarla vazgeçiliyor. 18 TL’si doğrudan faize gidecek. En az 15 TL’si ‘savunma ve güvenlik harcamaları’ adı altında silahlanmaya gidecek. En az 2 TL’si Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projelerine yani dolaylı olarak beşli çetelere gidecek’’
Tüm toplumu yoksulluk ve sefaletin sardığı vurgulayan Ahmet Karagöz ise şöyle konuştu: ‘‘Bu bozuk düzende geldiğimiz yer’ tasarruf ‘adı altında okul öncesi öğrencilerin bir öğün ücretsiz yemeğinin dahi kesilmesi, çalışanların giyecek yardımının gasp edilmesidir. ‘Tasarruf’ adı altında kamunun elindeki iş makinalarının, ambulansların satılmasıdır. Çalışanların servis, nöbet ücreti, mesai ücreti gibi kazanılmış haklarının tasarruf adı altında ortadan kaldırılmasıdır. Kamunun elinde kalan lojmanların, sosyal tesislerin birilerine peşkeş çekilmesidir. ‘Sağlıkta dönüşüm’ adı altında yürüttükleri rant politikalarının yeni doğan bebekleri dahi ölüme terk edecek boyutlara ulaşan vahşetidir. Yine bu politikalar bir taraftan sağlık emekçilerinin iş yükünü artırırken diğer taraftan sağlıkta şiddete zemin yaratmaktadır’’
LAİK VE DEMOKRATİK BİR ÜLKE İSTİYORUZ
Demokrasinin varlığının temel koşulunun halk iradesine saygı duymak olduğunu belirten Karagöz, ‘‘Kayyum; halk iradesine, emeğe, toplumsal barışa darbedir. Kayyum; yerel yönetim emekçilerini işinden, ekmeğinden eden, toplu sözleşmelerini iptal eden, sürgünü, sendikal ayrımcılığı, angarya çalıştırmayı rutin hale getiren emek düşmanlığının adıdır. Bizler eşit, özgür, laik ve demokratik bir ülkede barış içinde bir arada yaşamak istiyoruz’’ dedi.
Eşbaşkanlar emekçilerin taleplerini şöyle sıraladı:
‘‘• Öncelikle bütçe hakkımızın önündeki engellerin kaldırılmasını, emekçilerin ve emek örgütlerinin bütçe sürecine katılım sağlayabileceği yasal bir düzenleme yapılmasını istiyoruz. Kamu hizmetlerine ve yatırımlarına bütçeden ayrılan payın artırılmasını, kamu hizmetlerinin piyasalaştırılmasına, tasfiyesine ve özelleştirme soygununa son verilmesini istiyoruz. Toplumsal cinsiyete duyarlı bir bütçenin hayata geçirilmesini, kadınların güvenceli istihdamının arttırılmasını, kadınları şiddetten koruyacak kamusal hizmetlerin genişletilmesini istiyoruz.
• Vergide ve ücretlerde adalet istiyoruz. Bunun için; tükettiğimiz her şeyden alınan KDV, ÖTV gibi tüm dolaylı vergilerin düşürülmesini. Yoksulluk sınırına kadar olan maaşların, birinci vergi diliminde sabitlenmesi ve yüzde 10’a çekilmesini istiyoruz. Vergilerimizden oluşan bütçeden alıp Kamu Özel İş birliği (KÖİ) projelerine, Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemine aktarılan Hazine garantilerine son verilmesini istiyoruz. Vergilerimizin, ülkenin kaynaklarının güvenlikçi politikalara, silahlanmaya değil; istihdamın arttırılması, yoksulluğun ve işsizliğin önlenmesi, adaletin, barışın ve demokrasinin tesis edilmesi için kullanılmasını istiyoruz.
• Maaşlarımızda her geçen yıl artan kayıpların karşılanmasını istiyoruz. Asgari ücretin bir işçinin ailesi ile insanca yaşamaya yetecek seviyeye, en düşük emekli aylığının ise asgari ücret seviyesine çıkarılmasını istiyoruz. Biliyoruz ki bunu yapmak için sadece sermaye çevrelerinden almadıkları vergilerin onda biri yeterlidir. En düşük kamu emekçisi maaşının kira, aile, yakacak yardımları ile yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmasını istiyoruz.
• Eğitimin tüm aşamalarında çocuklarımıza ücretsiz, bir öğün yemek içilebilir su istiyoruz.
• Uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan ve temel hakkımız olan; Gerçek Grevli Bir Toplu Sözleşme Yasası talep ediyoruz. Kamuda işe alımlarda, siyasi kayırmacılığa son verilmesini, gençlerimizin işe girmesini engelleyen mülakatın ve güvenlik soruşturmalarının kaldırılmasını istiyoruz. Haksız hukuksuz şekilde KHK’lar ile ihraç edilen tüm emekçilerin derhal görevlerine iade edilmesini talep ediyoruz.
• Eğitim ve sağlık başta olmak üzere tüm kamu hizmetlerinin ücretsiz, anadilinde, ulaşılabilir ve nitelikli hale getirilmesini, bütçelendirilmesini bu alanda özel sektörün teşvikinden vazgeçilmesini istiyoruz.’’
• Halkın yaşanan yoksulluktan, baskılardan ve kendini kuşatan bu yağma düzeninden rahatsız ve tepkili olduğunu ifade eden Koçak, ‘‘Bize düşen görev, tüm emek örgütlerine, sendikalara ve demokrasi güçlerine düşen görev, alanlarda ve işyerlerinde tepkiyi örgütlemektir. Bütün emek örgütlerini, demokrasi güçlerini, barış güçlerini, emekçileri ve halkı yoksulluğa, sefalete mahkûm eden iktidara ve kapitalist düzene karşı birlikte mücadele etmeye, çağırıyoruz’’ dedi.
***
MİTİNGE KATILANLARIN DEĞERLENDİRMELERİ İSE ŞÖYLE:
SOL Parti Sözcüsü Önder İşleyen: Bu meydana ülkede ‘artık rejim sona ersin’ diyenleri, işsizliğe yoksulluğa hayır diyenleri, ‘rejim bitsin’ diyen milyonların sesini taşıdık. Belli ki AKP Erdoğan’ıyla Bahçeli’siyle kendilerini bir dönem daha iktidarda tutacak oyun planı kuruyorlar. Ancak bu meydanda toplananlar bu oyuna razı olmayacaklarını ve bu rejime en kısa sürede son vereceklerini gösteren bir iradedir. Bize düşen görev, bu iradeyi, ülkenin dört bir köşesine yaymak. SOL Parti bugün bütün gücüyle burada bir araya geldi. Hep beraber ülkemizi mafyalara, çetelere, bir avuç haramiye teslim eden tek adam rejimine son verecek bir iradenin var olduğunu göstermemiz gerekiyordu. Bundan sonra ülkenin her yerinde tüm muhalefet işçisiyle, köylüsüyle, emekçisiyle, gençleri, kadınlarıyla birleşerek ülkenin tepesindeki karanlığa son vereceğiz. Bu meydan bunun en güçlü iradesidir.
Tüm Emeklilerin Sendikası Dikili Kadın Sekreteri Emine Özden: Emeklilerin sesini herkes duysun diyoruz ancak duyması için de kulaklarına bir kar suyu kaçıralım dedik, o yüzden buradayız. İktidarı sallayan da emekliler oldu. Eşim ve ben Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan (SGK) emekliyiz. İkimizin şu ana aldığı maaş Evden kira aldığımız için geçinebiliyoruz. Bizi yalnızca dayanışma bir arada tutuyor. Bu dönemde dayanışma çok önemli, birbirimize destek olarak bu işleri sürdürmek zorundayız. Sesini duyurmak isteyen herkesin örgütlenmesi gerekiyor. Emekli olup sesini, duyurmak isteyen herkes emekli sendikalarına gelsin. Çalışan arkadaşlar da bulundukları iş yerlerinde sendikaya üye olsun.
Öğrenci İdil Balıken: Bir kadın öğrenci olarak AKP iktidarında geçinemediğim için KESK’in çağrısıyla mitinge katıldım. Sesimizi daha güçlü duyurabilmek ve bu iktidarın değişmesi için ben de katkıda bulunmak istedim. Burada bir sürü kadın, öğrenci, işçi arkadaşlarımız da bulunuyor. Vermek istediğimiz mesaj, iktidarın bizi soktuğu bu halden kurtulmak ve tüm halk kesimleri için daha aydınlık geleceklere yol açabilmek.
Emekli Nurdane Berber: Buraya tüm emeklilerin haklarını savunmak için Denizli’den geldim. Yaşanabilir bir maaş istiyoruz. Hayat şartları çok kötü. Ben hem kendim için hem de çocuklarım ve torunlarım için buradayım. Ben sadece insanca yaşamak istiyorum.
Emekli Ali Karabudak: İnsanlar açlık sınırının altındaki ücretlere mahkûm durumda. Yaşadığımız süreçte demokratik hakların savunulması son derece zorlaştı. Demokratik haklarımıza, geleceğimize sahip çıkmak için sesimizi kitlesel olarak daha fazla duyurmak için Tandoğan Meydanı’nda toplandık. Umuyorum ki buradaki tepkimiz iktidar tarafından dikkate alınır. Önümüzdeki süreçte hem asgari ücret artar hem emekliler insanca yaşayabileceği bir ücrete kavuşur. ‘İnsanca yaşamak istiyoruz’ temel sloganımız oldu burada. İnsanca yaşamak için mücadeleye devam edeceğiz.
Kocaeli Eğitim Sen Şube Yürütme Üyesi Ayda Işık Sevim: Biz bütçede kendimize pay istiyoruz. Özellikle artan oranın vergi dilimi olmasını istemiyoruz. Vergi dilimi sabitlensin, kamu çalışanları için yüzde 10 olsun istiyoruz. Az kazanandan az çok kazanandan çok alınsın. Özellikle eğitim emekçilerini kariyer basamaklarında ayırmaktan vazgeçilmesi ve bütün öğretmenlerin profesyonel bir meslek sahibi olduğunu iktidarın anlamasını istiyoruz. Biz eşit işe eşit ücret verilsin istiyoruz.