Saray’ın gayesi rejimin bekâsı
Suriye’deki çatışmaları fırsat bilen iktidar, rol kapmaya ve iç siyaseti yeniden dizayn etmeye çalışıyor. Emekli Diplomat Solakoğlu, “Öncelikli amaçları savaş konseptiyle rejimin ömrünü uzatmak” diyor.
Suriye’de cihatçı HTŞ güçlerinin Halep’te başlattığı saldırıların yankıları sürerken AKP-MHP iktidarı ülkeyi bir kez daha ateşe atmaya hazırlanıyor.
Büyük Ortadoğu Projesinin taşeronluğundan vazgeçmeyen Saray yönetimi, koltuğunu korumak adına ABD ve İsrail’in bölgesel çıkarlarına hizmet edecek adımların peşine takıldı. İktidar, adeta ateş çemberine dönen Ortadoğu’daki yeni gelişmeler ekseninde iç siyaseti yeniden dizayn etmek için kolları sıvadı.
Cihatçıların Suriye’deki ilerleyişi yandaşların manşetlerinde sevinçle karşılanırken partisinin Meclis’teki grup toplantısında konuşan MHP lideri Devlet Bahçeli, Suriye Devlet Başkanı Esad’a çağrı yaptı.
Bahçeli, “Başkent Ankara vizyonuna bağlı kalarak, ülkemizi ve milletimizi önceliğine alan tutum takınmalıyız. Türk devletinin yaptığı da budur. Esad Türkiye’nin uzanan elini tutmamıştır. Askerleri çatışma alanında kaçan bir ülkenin devlet başkanı kuyruğu dik tutuma çabasındadır. Bize göre hala vakit geçmemiştir. Esad’ın Türkiye ile ön şartsız diyalog kurması kendisinin ve ülkesinin hayrındadır” ifadelerini kullandı.
FIRSAT KOLLANIYOR
İktidarın kurmak istediği oyun planını emekli diplomat Engin Solakoğlu BirGün’e değerlendirdi. İktidarın bir süre önce “iç cephe” kavramıyla Türkiye’de bir oyun kurmaya çalıştıklarını hatırlatan Solakoğlu, “Öncelikle Erdoğan’a ömür boyu başkanlık yolunu açacak hamleleri Mehmet Uçum’dan, Devlet Bahçeli’den pek çok kez duyduk. Bunun gerçekleşmesi için öncelikle olağanüstü bir durumun bir nevi OHAL’in yaşanması lazım. Bunun için de bulunmaz fırsat elbette savaştır. Balkanlar’a karşı savaş konseptine giremeyeceğinize göre bunun adresi yine Suriye oldu. Belli ki ABD ve İsrail bir oyun kurdular. Orada sınırları değiştirecekler ve bir kaos çıkacak. O kaos içerisinde AKP ve MHP dahil olarak iç siyasete yönelik de bir kazanım çıkartmak peşindeler. En büyük kazanımları da bugünkü rejimi sürdürmek olacak. Bundan daha büyük bir kazanım olamaz. Bunun içinde istisnai bir durum olarak tarif ettikleri süreç var. Savaştan daha istisnai bir durum yok. Dolayısıyla şu anda dolaylı olarak Türkiye’nin girdiği bir savaş var” ifadelerini kullandı.
Engin Solakoğlu – Emekli Diplomat
BİR ROL VERİLMİŞ
Solakoğlu, değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Öte yandan Türkiye’nin oynadığı oyunun uluslararası konjonktürde nasıl bir karşılığı var? Ona bakmak gerekiyor. O konjonktürde Türkiye’ye bir rol verildiği açık. Yalnız Türkiye’nin o rolü oynayabilmesi için Kürt sorunu konusunda bir mesafe alması lazım. Öyle anlaşılıyor ki siyasi bir mesafeden ziyade askeri bir mesafe. Yani Kürt siyasi güçlerinden ziyade Kürt silahlı güçleriyle temas imkanı arıyorlar. O yüzden de Selahattin Demirtaş’la değil de Abdullah Öcalan’la konuşma tercihlerinin bir anlamı var. Buna karşılık da kayyum atayarak Kürtlerin siyaset alanını daraltmayı ve Kürtlerle iş birliğini askeri bir alana götürmeye çalışıyorlar. Bizimle işbirliği yapmak zorundasınız mesajı vermeye çalışıyorlar. AKP’nin 2011’den beri Suriye’de rejim değişikliği peşinde koştuğunu da biliyoruz. Dolayısıyla burada bir hedef ortaklığı da var. Yani seve seve bu işe katıldıkları açık ama o arazide tek belirleyici değiller. ÖSO da buna yetmiyor. O yüzden bütün bu unsurların bir arada hareket etmeleri lazım. Türkiye’deki Kürt açılımının bence anlamı bu.”
DİRENENLERİN YANINDAYIZ
SOL Parti, cihatçı çetelerin Suriye’deki saldırı ile ilgili yaptığı açıklamada, “Halep’te yaşanan cihatçı işgali, bir ABD-İsrail işgalidir” ifadelerini kullandı. “AKP ve MHP iktidarı bir kez daha ABD-İsrail taşeronluğuna soyunmuştur” denilen açıklamada, “Cihatçıların işgaline karşı direnenlerin yanındayız” vurgusu yapıldı.
“CIA tezgahlarında yetişmiş cihatçı çetelerin İsrail’in bölgeye yönelik kuşatmasının ve Amerika’nın yeni Büyük Ortadoğu Projesi’nin parçası olarak harekete geçirildiği açıktır” denilen açıklamada, şunlar kaydedildi: “AKP ve MHP iktidarı bir kez daha ABD-İsrail taşeronluğuna soyunmuştur. Öte yandan da cihatçıların bu hareketi üzerinden içeride fetihçi bir teyakkuz havasını oluşturmak üzere düğmeye basılmıştır. Suriye’de cihatçılara dayanılarak yaratılacak bir savaş ortamı içerde de Erdoğan’ı iktidarda tutma oyununun en önemli parçasıdır. Türkiye’nin “milli politika” adı altında IŞİD ve EL-Kaide kalıntısı cihatçı çetelerin arkasına dizilmesi asla kabul edilemez.”
“SOL Parti, Amerika ve İsrail’in Suriye’yi parçalama doğrultusundaki saldırganlığına ve onun aparatı cihatçıların işgaline karşı direnenlerin yanındadır” vurgusu yapılan açıklamada, “Amerikan emperyalizminin BOP’un ikinci sahnesinde ateşlediği yeni mezhepçi-etnik savaşlara karşı duracağız” denildi.
KARDEŞLİK SAYFASI AÇILMALI
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında konuştu. Suriye’deki gelişmeleri değerlendiren Özel, HTŞ’nin güçlenmesinin, İran ve Esad’ın güç kaybetmesinin İsrail lehine olduğunu ve Ankara’nın böyle bir politikayı savunmaması gerektiğini söyledi. Esad’a da seslenen Özel, “Türkiye ile iyi ilişkiler kurmak sizin de yararınızadır. Suriye ve Türkiye halklarının kardeşliği için yeni bir sayfa açılmalıdır” dedi. Özel, şunları kaydetti: “Biz iç işlerinde kendi kararlarını veren Suriye’den yanayız. Suriye’de istikrar sağlanmalı, terör tehdidi bertaraf edilmeli ve mülteciler geri dönmelidir. İran’ın bölgede zayıflatılması, mezhep savaşlarının çıkması, İsrail’in güçlenmesi ve güvenliğinin sağlanması Ankara’nın önceliği olmamalıdır.”
***
O HESAP ÇARŞIYA UYMAZ
DEM Parti, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Cesur olacağız, yeni adımlar atacağız” açıklamasına yanıt vererek, İmralı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Abdullah Öcalan ile görüşmelerinin sağlanmasını talep etti. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, TBMM’de partisinin haftalık grup toplantısında “2011 Suriye savaşına müdahil olarak büyük bir yıkımın parçası oldunuz. Yeni maceraların peşinden koşmayın, ülkeyi felakete sürüklemeyin,” uyarısında bulundu. Hatimoğulları, Suriye’de ve Rojava’da Kürtlerin kazanımlarını yok etme hevesine girilmemesi gerektiğini belirterek, “Ortadoğu’daki hesap çarşıya uymaz. Rojava’da yaşayan Kürtlere mızrak, Türkiye’de Kürtlere zeytin dalı bir arada olmaz” ifadelerini kullandı. Hatimoğulları, “Sınırın öte tarafındaki Kürtlere saldırarak, Türkiye’de iç barışı sağlamak mümkün değildir. Suriye’ye çomak sokmak yeni felaketlerin kapısını açar,” dedi. 2011’den bu yana yaşanan deneyimlerin, yayılmacı hayaller ve Kürtlerin kazanımlarını yok etmeye odaklanan adımların fayda getirmediğini gösterdiğini vurguladı.