Saray’a karşı topyekûn mücadele
Saray rejimi, saldırılarını sürdürürken muhalefetin yol haritası tartışılmaya devam ediliyor. Önümüzdeki sürece ilişkin konuşan CHP’li Günaydın ve Bakan, birleşik mücadele olanaklarının yaratılmasının önemine değindi.
Saray rejiminin kendisine tehdit olarak gördüğü tüm kesimlere yönelik uyguladığı sindirme politikaları son sürat sürüyor.
Önceki akşam İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında yedi yıl dört aya kadar hapis cezası istenirken savcı Akın Gürlek’in “mağdur” sıfatıyla yer aldığı iddianame dikkat çekti. Ayrıca, İmamoğlu hakkında başlatılan “bilirkişi” soruşturmasının da sürdüğü vurgulandı.
Gezi Direnişi soruşturması kapsamında tutuklanan menajer Ayşe Barım’a yönelik yürütülen soruşturma çerçevesinde, senarist Mehmet Bozdağ da savcılık tarafından ifadeye çağrıldı. Diriliş Ertuğrul gibi birçok dizinin senaristliğini üstlenen Bozdağ, “Hükümeti ortadan kaldırma” suçlaması yöneltilen Barım hakkında ifade verdi.
Öte yandan, eski Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi hakkında da görev yaptığı dönemde ruhsata aykırı inşa edilen yedi yapıya ilişkin yıkım kararlarını uygulamadığı iddiasıyla “zincirleme şekilde görevi kötüye kullanma” suçundan iddianame düzenlendi.
Dün hakkında verilen ceza istemiyle ilgili konuşan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, karara tepki gösterdi.
İmamoğlu, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a seslenerek şunları söyledi:
“Perşembe’nin gelişi çarşambadan bellidir misali sıranın kime geldiğini anlayan beyefendi, mertçe, millet önünde demokrasi yarışına girmek yerine daha sahaya çıkmadan bizi sakatlamaya çalışıyor. Aynen ilk seçimi kazandıktan sonra ‘topal ördek’ tanımlamasını yaptığı gibi bugün ‘turpun büyüğü heybede’ diyerek sürecin savcılığına soyunarak bizi sakatlamaya çalışıyorlar. Biz mücadelemizi ilan ettik, ilan ediyoruz, ilan etmekten de çekinmiyoruz. Nerede delikanlılık? Nerede kaldı hepimizin gururla ismini andığı Kasımpaşalılık?”
Soruşturmalar, gözaltılar, tutuklamalar ve siyasi yasak istemleri arasında, ön seçim ilanı ile aday belirleme sürecini başlatan muhalefetin, rejimin tüm saldırıları karşısında nasıl bir yol haritası izleyeceği ise tartışılmaya devam ediyor.
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın ve Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan, partilerinin önümüzdeki döneme ilişkin yol haritasını değerlendirdi.
Günaydın, “Öncelikle olağandışı bir süreçten geçtiğimiz sadece bizim değil, halkın geniş kesimlerinin de tespit ettiği ve mücadele edilmesini istediği bir durum. Bugün rejimin bu saldırılarına karşı bir yol haritası belirlerken sadece adaylık üzerinden bir ilerleyişin doğru olmayacağının farkındayız. Dolayısıyla bugün üç önemli zemin etrafında bütünlüklü bir mücadelenin yaratılması gerektiğini söylüyoruz” dedi
DİRENİŞ HATTININ BİR PARÇASI
“Bunun için birinci olarak, yargı eliyle dizayn edilmek istenen siyasete karşı hukuki çalışmalarımızı sürdürürken hukuksuzlukların, Saray eliyle gelen talimatların da teşhir edilmesini sağlıyoruz” diyen Günaydın, sözlerine şöyle devam etti:
“İkinci olarak, kendi seçmenimizi de konsolide edecek, sokağından meclisine kadar direniş hattını kurabilecek bir sürecin öneminin farkındayız. İktidarı erken seçime mecbur edecek, halkın öfkesini rejime karşı yönlendirebilecek bir hat kurmaya çalışıyoruz. Ön seçim hamlesi ve aday belirleme çalışmalarımızı da bunun bir parçası olarak görüyoruz.”
BİRLEŞİK MÜCADELE VURGUSU
“Üçüncü olarak ise tüm bu yaşananların sadece CHP meselesi olmadığını, bunun bir demokrasi meselesi olduğunu söylüyoruz. Demokratik bir ülkenin yeniden inşasının ve adaletin yeniden tesis edilmesinin en geniş cephe ile mümkün olabileceğini düşünüyoruz. Bunun için de sosyalist soldan başlayarak Cumhur İttifakı’nın karşısında yer alan bütün kesimlerin ortak mücadelesini önemli buluyoruz.”
“Bu sebeple önümüzdeki dönemde tüm siyasi partilerle ortak aklı oluşturmak amacıyla ziyaretlerimiz olacak. Rejime karşı mücadelede en önemli faktör, birlikteliği artırmak ve dayanışmayı güçlendirmek.”
Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan da baskı politikalarının, rejimin karşısında duran tüm kesimlere uygulandığının altını çizdi.
Bakan, “Aslında hepimiz biliyoruz ki son dönemlerde açılan soruşturmaların ve operasyonların ne Anayasa’da ne de imzacısı olduğumuz uluslararası sözleşmelerde yeri var. Ekrem İmamoğlu’na istenen ceza da artık kamuoyu önünde ifşa olmuş Akın Gürlek sebebiyle verilen siyasi bir karar. Bir anlamda da adaylığın önlenmesine yönelik bir hamle” dedi.
“Hodri meydan diyerek yaptığımız adaylık çıkışı da iktidarı sandık için zorlamanın bir aracı olacak” diyen Bakan, “Ülkedeki cezaevleri yüzlerce muhalifle dolu. ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ diyen Selahattin Demirtaş da milliyetçiler için bir anlamı olan Ümit Özdağ da aslında bu yönetim şekline karşı geldikleri için içerideler. Demokrasi mücadelesinin yeniden inşasında ‘Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz’ sloganıyla birleşik mücadele olanaklarını yaratmanın önemli olduğunu vurguluyoruz” ifadelerine yer verdi.
ADAY SÜRECİ SORUNLARIN ÖNÜNE GEÇMEMELİ
Bakan şöyle konuştu:
“Adayı önceden belirleme konusunda da 2023’teki süreçten gördüklerimizi unutmadık. Altılı Masa etrafında ekonomi gibi, Anayasa gibi konularda oldukça geniş kapsamlı çalışmalar yapılmış ve mutabakatlar imzalanmıştı. Ancak uzun süren aday tartışması, sorunların ve neler yapılmak istendiğinin önüne geçti. Bugün bundan hareketle iktidarı erken seçime zorlarken adayın da belirlenmesini ve sorunlar etrafında bir mücadele örgütlemeyi doğru buluyoruz.”