Yerin altı üstü direniş
Dünya Madenciler Günü’nü binlerce emekçi toprağın metrelerce altında karşıladı. Güvencesizlik ve özelleştirme politikalarına karşı direnen madencilerin ilk talebi ‘‘Bir daha 301’ler olmasın.” Göz göre göre gelen iş cinayetleri için Erdoğan her seferinde ‘‘Kader, fıtrat’’ dese de madencinin fıtratında ölüm değil direniş var. Madenciler, hakları ve adalet için mücadeleden vazgeçmiyor.
Bilge Su YILDIRIM
Bugün 4 Aralık Dünya Madenciler Günü. Türkiye’de madenci olmak uzun yıllardır ancak karın tokluğuna madenin en dibine inmek, kaçak ocaklarda göçük tehlikesiyle burun buruna çalışmak zorunda kalmak, devlete ait işletmelerde çalışırken ise ocak özelleştirilmesin diye mücadele etmek anlamına geliyor.
Bunlara razı gelmeyen madenciler bu yıl yurdun dört bir yanında hakları için yan yana. Kimi kendini madene kilitledi kimi başkente yalın ayak yürüyüş düzenledi. Hepsinin ilk sözü, ülke tarihinin aynı acı gerçekliğinde somutlaştı: “Bir daha 301’ler olmasın diye mücadele ediyoruz.”
İktidarın sermayeyle el ele emek düşmanlığı, yüzlerce madencinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirmesine sebep oldu. AKP‘li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Soma’da “Fıtrat”, Amasra’da “Kader” demişti. Ancak madencilere göre fıtratta ölmek değil, direnmek var. Madenciler meydanlarda, ocaklarda ve yollarda hak arayışlarını yıl boyunca sürdürdü. Güvenli çalışma ortamları ve insanca yaşam koşulları için mücadele eden madenciler, özelleştirme politikalarına ve işverenlerin ihmallerine karşı direnişlerini büyütüyor.
***
‘MADENCİNİN ELİNDE NE VAR?’
Anagold’un İliç’teki madeninde çalışırken işten çıkarılan madenci Sıddık Gün şunları anlattı: “Biz madencilerin neyi var ki günü olsun, ‘Kapitalistler Günü’ diyelim bitsin. Düzen patronların düzeni, düzen kölelik düzeni. Artık ölen de kurtuldu gibi geliyor bana. 500 kişiyi kapının önüne koydular, 500 aile işsiz kaldı şimdi. Oysa patron kârına kâr kattı. Sorumlular ödüllendiriliyor, Murat Kurum yine bakan oldu. Madencinin suçu ne? Kimse bunu sormuyor mu?”
Ankara’daki Çayırhan Termik Santralı’nın özelleştirilmesine karşı eyleme geçen madencilerden Volkan Katırcı ise yaşananlara sitem etti: “Biz vardiya değişiminde arkadaşımıza ‘Geçmiş olsun’ deriz. Her an kaza olabilir, her an ölebiliriz. Şimdi Çayırhan’da ‘Özelleşirse ne olur, maaşım azalır mı’ gibi sorular varken kaza olmamasının imkânı yok. İki asgari ücret alıyoruz, onu da Soma’da 301 arkadaşımızı yitirdikten sonra edindik. Eskiden çift vardiya çalışırdık, Soma’dan sonra değişti. Bayramda köyüne gitmek için kredi çekmek zorunda kalan insanlarız. Devlet kâr ederken neden bir patron, bir ağababanın cebine para girsin? Devlet, depremde bizim işletmeden 800 madenciyi yardıma gönderdi, özel işletme olsa patron 10 kişi bile yollamazdı.”
Fernas Madencilik’in Soma’daki işletmesinde çalışan ardından emekli olan Erdinç Demirtaş ise şunları kaydetti:
“Türkiye’de madenciler ancak facialarda, katliamlarda hatırlanıyor. Bizim gerçekliğimiz ağır ve riskli iş, düşük ücret, ölüm tehlikesi… Bankaya yatırılan ücretin yarısını çekip elden işverene vermek zorunda kalan arkadaşlarımız var. Emekli oluyoruz yine rahat yok. Ben 21’inci yılda emekli oldum, şimdi gündelik işlere giderek çocuk okutmaya çalışıyorum. Türkiye’de madencilerin gerçekliği bu.”
YILLAR GEÇTİ ADALET GELMEDİ
301 madenci yaşamını yitirdiği ve ülke tarihinin en büyük iş cinayetinin yaşandığı Soma Maden Katliamı’na ilişkin katliamda ihmali bulunduğu belirlenen kamu görevlilerinin yargılamasına yıllar sonra ancak başlandı. 28 kamu çalışanı “görevi kötüye kullanma” suçlamasıyla ancak 5 Mayıs 2024’te hakim karşısına çıktı. Sanık avukatları, müvekkillerinin kamu görevlisi olduğu için görev ve yetkilerinin belli olduğu ve bunun dışına çıkamayacaklarını belirterek, yeni bilirkişi raporu hazırlanması talebinde bulundu. Somalı madencilerin avukatlarından Berrin Demir BirGün’e yapıtığı değerlendirmede “O dönemin Çalışma Bakanı Faruk Çelik bizzat televizyonlara çıkıp ‘Memurumu yargılatmam’ demişti. Şu an kovuşturulan tek bir kamu görevlisi bile 301 kişinin ölümüne sebep olmaktan yargılanmıyor. Yargılandıkları tek suç görevi suistimal etmek.” Soma Maden Katliamı’ndan 45 gün önce iş müfettişlerince hazırlanan denetim raporunda madende hi bir aksaklık olmadığının belirtild ğini hatırlatan Demir, şöyle devam etti: “301 kişinin ölümünden yalnızca 45 gün önce o madende hiçbir sorun görememişler, tek bir eksiklik bulamamışlar.”
Bu yıl devam eden yargılamalardan biri de Amasra’ya ilişkindi. Bartın’ın Amasra ilçesinde Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessesi’nde 14 Ekim 2022’de 43 madencinin yaşamını yitirdiği maden faciasına ilişkin, kamu görevlilerine dava dahi açılmadı. Dava sürecinde istenen ek bilirkişi raporunda “Hata var, kasıt yok” ibaresi yer aldı, rapor yalnızca 5 sayfadan oluştu. Aile avukatlarının itirazları dikkate alınmazken duruşmanın 10’uncu celsesi 13 Aralık 2024’e ertelendi.
‘DÜZENİ YERALTINDAN TERSİNE ÇEVİRECEĞİZ’
ERZİNCAN: İliç’te 13 Şubat 2024’te 9 işçinin yaşamını yitirdiği Anagold Madencilik’e ait ocakta; 187 madenci 19 Ağustos’ta toplu olarak işten çıkarıldı. Ardından taşeron firma Çiftay, bir hafta sonra 440 kişiyi işten çıkarmak için resmi başvuru yaptı. Toplu işçi kıyımının ardından madenciler, hem firma önüne yürüyerek eylem yaptı hem de işten çıkarmalara onay veren Türkiye Maden-İş’i protesto etti.
ZONGULDAK: Derinsu Madencilik işçileri, 22 Mart’ta yaklaşık 50 gündür maaşlarını alamadıkları gerekçesiyle yaklaşık 70 maden işçisi yürüyüş yapacaklarını, ardından da ocağa inerek bekleyeceklerini açıkladı. Madencilerin eylemi duyurmasının ardından işveren yalnızca birkaç saat sonra maaşların ödeneceğini duyurdu.
MANİSA: AKP Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’na ait Soma’da bulunan Fernas Madencilik’te madenciler, Bağımsız Maden-İş sendikasına üye üye olmalarının ardından 19 Ağustos’ta işten çıkarılmışlardı. Sendikal haklarına saygı duyulmasını isteyen madenciler, işe iade talebiyle direniş başlattı. Madenciler, 25 Eylül’de direnişlerini Ankara’ya yalın ayak yürüyüş başlattı. Manisa’dan Ankara’ya ulaşan mücadele, 53’üncü günde kazanım getirdi.
ÇORUM: Alpagut Linyit Kömür patronunun 88 işçiyi 6 ay ücretsiz izne çıkarmaya çalışması üzerine madenciler 9 Mayıs’ta eylem başlamış, ocak önünde ve yerin altında mücadele etmişti. Zafer 15’inci günde geldi. İşveren, alacakları ödeyerek sözleşme feshini kabul etti.
ANKARA: Çayırhan Termik Santralı’nın özelleştirme kararına karşı yüzlerce maden işçisi, 19 Kasım’da yeraltına inerek kendilerini madene kapattı. Hem yerin altında hem de üstünde özelleştirmeye karşı mücadele başladı. Ardından 28 Kasım’da Hazine ve Maliye Bakanlığı’na yürüyüş başladı. Yürüyüş devam ederken Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, ihalenin üç ay ertelendiğini duyurdu.