Rejim tüm imkânlarıyla saldırıyor
Karşısında etkili bir muhalefet basıncı hissetmeyen Saray rejim tüm tuşlara bastı. Çeşitli bahanelerle birer birer belediyelere çökülürken İstanbul Barosu yönetimine de dava açıldı. Halkın iradesine atanan kayyumlar ise muhalefete yönelik gözdağı niteliğinde.
Beşiktaş Belediyesi’ne yönelik operasyonun yankıları sürerken rejim giderek sertleşiyor. Her haftaya yeni bir hamleyle başlayan iktidar tüm tuşlara basıyor.
Esenyurt ve Beşiktaş ile sınırlı kalmayacağı anlaşılan hamlelerin nihai hedefinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) çökme ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu saf dışı bırakmak olduğu çıplak gözle görülür hale geldi.
Öte yandan çözüm tartışmalarını devam ettiren iktidar diğer yanda kayyum atamalarıyla toplumsal muhalefete gözdağı veriyor. En küçük hak arama eylemi, hükümete yönelik herhangi bir eleştiri polis müdahalesi ve yargı sopası ile bastırılmak isteniyor. Dış politikada Suriye eksenli manevralar yapan iktidar, içeride dikensiz gül bahçesi yaratmak istiyor. İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ile baro yönetimine dava açılırken belediye şirketlerine kayyum atanmasını sağlayacak yöntemler aranıyor.
Kamuoyunda operasyon sırasının hangi belediye başkanına geleceği yüksek sesle tartışılıyor
ETKİN MÜCADELE
Tüm bu baskıya rağmen muhalefet cephesinde birleşik, topyekun bir karşı duruş sergilenebilmiş değil. Karşısında kendisini basınç gösterecek bir itiraz görmeyen rejim sürekli gaza basıyor. Çözüm tartışmalarına odaklanan DEM Parti belediyelerine atanan kayyumlara karşı güçlü bir ses çıkaramıyor.
En kritik belediye başkanlarına operasyon yapılan CHP yönetiminin ise büyük diyerek duyurduğu “kırmızı kart” kampanyası ise beklentileri karşılamaktan uzak. Beşiktaş’ta gerçekleşen tepkiler de daha ileriye gitmeme konusunda iktidar kanadında caydırıcı bir etki bırakmış değil.
Sefalet ücreti olarak açıklanan asgari ücret zammından emekliye yapılan düşük zamlara dek meydanı boş bulan iktidar önündeki tüm engellere savaş açmış durumda.
Giderek saldırganlaşan rejime karşı halkın taleplerinin taşıyıcısı olan, tabanda biriken isyanın sesini duyuracak ortak ve etkili bir mücadeleye olan ihtiyaç her zamankinden daha elzem durumda görünüyor.
∗∗∗
SARAY’IN YARGI SOPASIYLA SUSTURMA ÇABASI
Belediyelerin ardından gözünü emek meslek örgütlerine diken Saray rejimine karşı tepkiler sürüyor. İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ile 10 Yönetim Kurulu üyesinin görevlerine son verilmesi ve seçim yapılması talebiyle İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açılmasına ilişkin dün İstanbul’da basın toplantısı düzenledi.
Savcılığın talepleriyle ilgili açıklama yapan İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu, soruşturmanın anayasaya aykırı olduğunu ve İstanbul Barosu’na dışarıdan müdahale edildiğini söyledi. Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, İstanbul Barosu’nun 23 Şubat’ta kurultaya gideceğini duyurdu. İstanbul’daki tüm avukatları kurultaya davet eden Kaboğlu, “23 Şubat kurultayı, demokrasinin ne olduğunu, demokrasinin ancak hukuk yoluyla işlediğini, inşa edilebileceğini, İstanbul Barosu’nun 66 bin 67 avukatı, Türkiye Barolar Birliği başta olmak üzere bütün baroların desteğiyle Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarına, yasama, yürütme ve yargıya anayasal organlara duyuracak” dedi. Öte yandan Baroya kayyum hamlesine çok sayıda tepki de yükseldi. Siyasi partilerin yanı sıra meslek odaları ve sendikalar da ortak açıklama yapmaya başladı.
DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, ortak açıklama ile davaya tepki gösterirken İstanbul Barosu’na destek verdiler. “İstanbul Barosuna Yönelik Bu Hukuksuzluğu Kabul Etmiyoruz” başlıklı açıklamada “Siyasal iktidarın içerisine düştüğü her krizde toplumsal muhalefete gösterdiği bu saldırılar kabul edilemez” denildi. Açıklamanın tamamı şu şekilde: “Bu tür antidemokratik girişimler yalnızca İstanbul Barosunu hedef almakla sınırlı kalmamakta, aynı zamanda toplumun demokrasiye ve adalete olan inancını da zayıflatmaktadır. Çoklu baro yasasıyla bölünmeye çalışılan baroların bu kez de yargı sopasıyla susturulmaya çalışması iktidarın tüm demokratik kesimlere yönelik baskısının bir yansımasıdır. Siyasal iktidarın içerisine düştüğü her krizde toplumsal muhalefete gösterdiği bu saldırılar kabul edilemez. DEM Parti tarafından yapılan açıklamada da davanın yalnızca hukuki bir mesele olmadığı belirtildi. Açıklamada,
“Bu adım, iktidarın uzun süredir uyguladığı darbeci kayyum politikalarıyla doğrudan bağlantılıdır. Seçimle göreve gelen yerel yönetimlere yönelik kayyum atamalarıyla başlayan bu politika, şimdi de barolar gibi anayasal kuruluşlara yönelik müdahalelerle derinleştirilmektedir” denildi.
OMUZ OMUZA MÜCADELE EDECEĞİZ
SOL Parti İstanbul İl Örgütü tarafından yapılan açıklamada da “İstanbul Barosu’na karşı yürütülen hukuksuz dava kabul edilemez! Saray rejiminin yargı eliyle meslek örgütlerinin demokratik işleyişlerini hedef alan saldırılarına karşı omuz omuza mücadele edeceğiz” denildi.
12 Eylül darbecilerinin izinden gidiyorlar
EMEP’ten yapılan yazılı açıklamada ise şu ifadelere yer verdi: “Partimiz, İstanbul Barosunun, savunmanın, hukukun yanındadır. Halkımızı, işçi ve emekçileri İstanbul Barosunu ve hukuku savunmaya çağırıyoruz!”
https://www.birgun.net/haber/rejim-tum-imkanlariyla-saldiriyor-591069