Muhalefetin sesini gürültüyle bastırdı
Rejimin krizlerini örtmeye çalışan Saray yönetimi sürekli saldırı stratejisiyle muhalefeti kendi minderine çekiyor. Siyasal İletişimci Özçelebi, “Muhalefet kendi politik programını güçlü biçimde anlatmalı” diyor.
Krizlerle boğuşan rejimi ayakta tutmaya çalışan Saray yönetimi tüm taktiğini saldırı üzerine kurdu. 31 Mart’ta yaşadığı hezimeti unutturmak adına bugüne dek hamle üstüne hamle yapan iktidar gündem belirlemeye odaklanırken muhalefeti de kendisinin belirlediği gündeme hapsetmeyi başardı. Yumuşama, normalleşme, iç cephe, çözüm süreci tartışmaları sürerken kayyum atamaları, CHP’li belediyeleri SGK borçlarıyla kuşatma çabası, kreşleri kapatma girişimi, konserlere soruşturma açılması gibi pek çok konuda hücum yaptı.
Suriye’deki gelişmeleri de kendisi için bir başarı hikayesi gibi göstermeye çalışan iktidar, her seferinde oyun kurmayı başardı. Ülkede bütün yoksulluk, yağma, talan, israf, usulsüzlük ve hukuksuzlukların nedeni olan Saray yönetimi, gerçeği manipüle ederek suçladığı, hedef gösterdiği muhalefet partilerini ise sürekli savunma pozisyonuna çekti. Eldeki imkanlarla kendisini açıklamaya, sesini geniş kitlelere duyurmaya çalışan muhalefetin çığlıkları ise iktidarın tüm devlet imkanlarını kullanarak yarattığı kuru gürültü içinde kayboldu.
EN KRİTİK TALEPLER GÜNDEM OLAMIYOR
Ülkede seçimden bu yana geçen süreçte Polonez işçilerinden çevre direnişlerine, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından grevi yasaklanan metal işçilerinden geçtiğimiz yaz mahsulünü yollara dökerek tepkisini gösteren tarım üreticilerine, ataması yapılmayan öğretmenlerden hakları için sokaklara dökülen veteriner hekimlere, sokak hayvanları yasasını protesto eden yaşam savunucularından gerici eğitime karşı itirazlarını yükselten öğrenci velilerine, kayyumlara karşı iradesini savunan yurttaşlardan KYK yurtlarında asansör kazalarında ölen arkadaşları için yürüyen gençlere dek ülkenin dört bir yanında irili ufaklı mücadeleler gelişti.
Kendi gündemini dayatamayan, iktidarın minderinde dövüşmek zorunda kalan muhalefet ise bu denklemi kıracak bir hamle geliştiremedi. 31 Mart’ta elde edilen başarının rüzgarı rejimi değiştirecek bir fırtınaya dönüşmeden sönümlenmeye yüz tuttu. Saray’ın diktiği siyaset gömleğini yırtıp atacak, rejimin en büyük kabusu olan toplumun esas sorunlarının taşıyıcısı olacak bir muhalefete duyulan ihtiyaç ise her geçen gün derinleşiyor.
MUHALEFET GÜÇLÜ YANIT OLUŞTURMALI
Konuya ilişkin BirGün’e değerlendirmelerde bulunan Siyasal İletişim Uzmanı Suat Özçelebi, “İktidar, muhalefete yönelik sürekli savunmada bırakma stratejini sürdürüyor. Kayyum atama buna bağlı olarak kriminalize etme sürecine ara verdi. Ama bu elinde sürekli kullanabileceği bir araç, zaman yayarak bu ‘sopa’ yine değerlendirilecektir. ‘Öcalan açılımı’ ile paralel ilerliyor. Şimdi özellikle muhalefet belediyeleri üzerinden konserlere, kendi yandaş firmalarına kaynak ayırırken devlete borçlarını ödemiyorlar algısını yerleştirme çabalarının meyvelerini de toplamaya çalışıyor. SGK borçlarını ödemiyorlar, devletin kaynak sıkıntısında aslında onların büyük sorumluluğu var algısı için bir yandan çaba harcıyor. Bunu Cumhurbaşkanı doğrudan CHP’li büyükşehir belediyelerini hedef alarak gerçekleştiriyor. Üstelik bakanına silkeleyin talimatıyla doğrudan polemik oluşturacak girişimlerde bulunuyor” dedi.
“Türkiye’de birçok süreç birlikte işliyor. Üstelik sadece Cumhurbaşkanı değil Cumhur İttifakı ortağı Devlet Bahçeli de özellikle ana muhalefeti kendini anlatmaktan alıkoymak için adeta bir gündem bombardımanı içinde bırakıyor” yorumunu yapan Özçelebi, değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Kürt sorunu ve Öcalan açılımı başlıkları konusunda kamuoyunda birçok çelişkili açıklama soru işareti yanıt ararken, Suriye’de Esad’ın çok hızlı bir biçimde devrilmesi, iktidara yeni, daha büyük Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren konulara yüklenebileceği söylem alanları yarattı.
İktidar bu alanı hızla doldururken muhalefet gelişmeleri kavrayamamış ve takipçi konumda ciddiye alınması güç açıklamalar yapıyor. Paralize olmuş izlenimi veren muhalefet karşısında, özellikle Suriye’deki süreçleri ‘yöneten’ ve ortaya çıkan sonucu doğrudan etkileyen bir dünya lideri, Erdoğan imgesi hızla oluşturuluyor. Bu sürecin içinde muhalefet, başta Suriye politikası olmak üzere açılan dış politika başlığına güçlü bir yanıt oluşturmak zorunda. Özellikle kazanımlardan çok büyük risklere, dönmesi gereken milyonlarca sığınmacının maliyeti, olası yeni terör odakları ve gruplar, Suriye’deki istikrarsızlığın Türkiye’ye ihracı gibi konulara odaklanılmalı.
Suat Özçelebi
Siyasal İletişim Uzmanı
HER DÜZEYDE İDDİA ORTAYA KONULMALI
İktidarın kendisini erken seçime taşıyacak bol şeritle inşa ettiği otobanda, mevcut gündem şeritlerine yenileri eklendikçe vizyonunu belediye hizmetlerine, iç politika mücadelesine sıkıştırmış bir ana muhalefet istediği açık. Bunu hızla aşan ekonomi, iç-dış politika, Kürt sorunu, yeni Suriye, sığınmacılar, ABD, AB, İran, İsrail gibi temel her konuda muhalefet, yurttaşlara yeni, güçlü bir vizyon, politika belgesi ortaya koymalı. İktidar ekonomiyi bir noktaya getirene kadar her açıdan gündeme yüklenecek. Artık muhalefetin gerekirse oyunun kurallarını belirleyecek, hatta her düzeyde yeniden yazacak denli güçlü, iddialı olması gerekiyor.”
https://www.birgun.net/haber/muhalefetin-sesini-gurultuyle-bastirdi-584657